Sabrın sınırlarını zorlayan oda arkadaşıyla yapılan kavgadır. Ben kavga etmem ama bu duruma ışık tutacak bir anımı anlatayım.
Gençlik yıllarımda Fatih isminde bir oda arkadaşı vardı. Gençlik derken hala gencim yanlış anlaşılmasın. Bütün işleri bulaşık, çamaşır yemek gibi işleri hep üzerimize yıkardı. Ama iş yemek yemeye geldiği zaman en önce o başlardı. Bitmek bilmeyen bir iştahı vardı. Bu iştah gece boyu devam ederdi. Akşamdan dolu olan buzdolabıyı sabaha kadar boşaltırdı. Buna rağmen arkadaşa karşı kırıcı olmamaya gayret ederdik. Gel zaman git zaman artık bu arkadaş sınırlarını ve sabrımızı zorlamaya başladı. Abi patates soyar mısın? Ben patates soymasını bilmem ki. Abi o zaman bulaşık yıka? Valla ben hayatımda bulaşık yıkamış insan değilim. Ne yaptıysak bu adamı iş yapmaya ikna edemedik. Aynı odada kaldığımız ve bizden birkaç yaş büyük olan arkadaş buna malak ismini takmıştı. Gerçektende çok afedersiniz yemeği yer ve koltuğa malak gibi uzanır uyur kalırdı. Bizde bu sırada sofrayı toplamakla ve bulaşığı yıkamakla uğraşırdık.
Bu böyle birkaç ay sürdü. Bir akşam odaya girdiğimde Fatih in olmadığını farkettim. Bizden yaşça büyük olan arkadaşa Fatih nerde abi dedim. Kovdum s..tir ettim dedi.