Başıma gelmiş ilginç bir olayı hatırlattı. Sene 2016. Soğuk bir Kraków gününde başıboş bir şekilde dolaşıyorum. Az ötede daha önce milyon kez gittiğim küçük ama tıklım tıklım (bu kalabalık pub küçük diye mi yoksa gerçekten içeride çok insan var diye mi asla anlamadım) bir pub var. Hem bira da ucuz, fakirlik derdindeyim anlayacağın. Oturdum barın önündeki uzunca tabureye, bir bira ısmarladım kendime. Bilen bilir, Polonyalı kızlar gerçekten güzeldir. Ancak bir o kadar da akıllıdır bu arkadaşlar. Yan tarafta bir kız vardı, hiç öyle göz göze gelmedik ama ben onu duvardaki aynadan görmüştüm otururken. Kız o kadar güzel gülümsüyor ki, gülümsemesi aynadan sekip bana ulaşıyor, ben kendi ağzımdan utanıyorum. Bir insanın böyle gülümsemesi derhal yasaklanmalı diye düşünüyorum. Neyse, dedim ki kendime, git sadece bunu belirt. Başka da bir isteğim, beklentim yok, zaten kız yanlışlıkla bir daha gülümseyecek olsa zaman duracak diye gereksiz bir korkuya kapıldım (böyle densiz korkularım vardır). Korka korka, usulca dedim ki "o kadar güzel gülümsüyorsun ki, bu senin güzelliğini gölgede bırakmaya yetiyor, yüzünden hiç düşmez umarım." inanmazsın ama sözlük, kız bir beğendi bunu bir hoşuna gitti. Sonradan dediğine göre hayatında böyle bir iltifatı ilk benden duymuş. Bilemiyorum, belki doğru belki yalan. Hala da görüşürüz, çok da güzel bir arkadaşlığımız oldu. Sözün özü, bir kadına ne kadar güzel bacakları olduğundan vs bahsetmek yerine, ne kadar güzel güldüğünden bahsedin, ne demek istediğimi göreceksiniz.