basit mantığın gelebileceği, gerçekliği reddeden kimliğin karşıtlık olarak sunabileceği önerme. ne kadar doğrudur? güneş'in dünya çevresinde döndüğü ve dünya'nın bir adamın kollarının üstünde taşıdığı düz bir tepsi şeklinde olduğu kadar gerçek olabilir.
gerçeklik kavramını içselleştirdiğini düşünüp gerçekliği reddetmek ancak bir liberal demokratın işi olsa gerek. çünkü toplumsal yapıyı, kanunları reddedip koca bir yalan üstüne içi kof teoriler üretmek onların işi. gerçekler bize ise şunu gösteriyor; sınıflı toplumlarda, bir sınıf her daim diğerinin üstünde dikta kurar. bu diktayı illa baskı olarak kodlamak gerek yok, bu diktayı iktidar olmak diye kodlamak gerekiyor. aksi halde ilkine saplanıp kaldığınızda soyutluktan öteye gidemezsiniz.
sorun ortada, her sınıf kendi egemenliğini, iktidarını kurar. bugün sermaye sınıfının, mülk sahibi sınıfın yaptığı şeyin adı bir diktatörlüktür. hem de çok gerçekçi bir diktatörlük. çoğunluğun mülksüzleştiği, işgücünü yaşamak için sattığı ve karşılığında ise sermayenin elde ettiklerinin yanında bir hiç alması. şimdi hiç kimse demokrasi'den, insan haklarından ve özgürlüklerden bahsetmesin. özgürlük kavramını sermayenin özgürlüğü, serbest piyasının bayalığına eşitlerseniz ancak hayallerde yaşarsınız. milyonların yalnızca kanunlar önünde eşit sayıldığı ama maddi gerçeklikte eşit olmadığı bir yerde özgürlükten bahsedemeyiz. tabi buradaki eşitliği "herkesin aynı olması" olarak algılamak dünyayı algılamakta ciddi sorunları olan liberal demokratların, sermaye sınıfı diktatörlerinin işi olabilir.
iktidar, egemen sınıfın elindeki bir araçtır. eğer bugün mülk shipleri bunu mülksüzleri ezmek, sömürmek ve baskı için kullanıyorsa, mülksüzler de bunu mülk sahiplerini mülksüzleştirmek için kullanabilme hakkına sahiptir. bu hakkı kullanıp kullanma tamamen meşru güç, bağımsız bir güç olup olmama ile alakalıdır.
kimse birbirini suçlamasın ve asıl gerçekliğe, maddi gerçekliğe gelsin. azınlığın çoğunluğu baskı, sömürü, tehdit ve uzlaşma adı altındaki safsatalarla yönetmesi mi diktatörlüktür yoksa çoğunluğun azınlığı mülksüzleştirip, mülkü ortak kullanım alana soktuktan sonra azınlığın çoğunlukla anlaşı mı diktatörlüktür? eğer bildiğimiz anlamdan bahsediyorsanı, her gerçek beyine sahip olanlar birinci seçecektir.