bünyede büyük kırgınlıklar ve kızgınlıklar yaratır. hayata bak lan. birini çok başka, çok ayrı, çok uzun seviyorsun o senin bu gerçeğini sürekli inkar ediyor, görmezden geliyor. ne gideceği yere götürüyor ne seninle geliyor. bir sürü hayal kırıklığı, suskunluk, umutsuzluk, acımasızlık bırakıyor avuçlarına. kızıyorsun çok ama çok. diline milyonlarca ağır söz doluyor, olan dudağına oluyor. çatlıyor, kanıyor, tahriş oluyor. tıpkı yüreğin gibi. neden böyle yapar? niçin ufacık bi gayreti olmaz senin bu meftun haline. anlamazsın. durmadan kızarsın, kırılırsın kendi kendine haberi olmaz hanım efendinin. nasıl bir gamsızlık, umarsızlıktadır akıl sır erdiremezsin! üstelik yaşadığın dejavu hep birbirine benzer. seversin sevdiğin kız seni görmek istemez, parmak kaldırırsın hoca söz vermez, çalışırsın emeğini yok sayarlar. hep böyle büyümedik mi? çok da yadırgamıyorum ama onu. bizim gerçeğimizi, sevgimizi, emeğimizi görmek istemeyen hastalıklı bir toplumun yarattığı bir özne değil mi zaten. kaç yıl olmuş, kaç yaşına gelmişim hala değişmeyen acı gerçekler bunlar. sonra isyanlar oluşuyor içinde bu körlüklere. hayata bak lan! sahilde yürürken denize bakmayan bir kızdan neler görmesini beklemişiz. hayata bak işte bakabiliyorsan!