altı milyar insan arasında kendisine bir oyun arkadaşı bulamamış, gerçeklerle de yalanlarla da mutluluğu bulamamış,cennet ve cehennem arasındaki çitte oturmuş elmasını kemirirken hayat üstüne düşünmeye başlamış ve düşüncelerinden yaptığı tespihle bütün inançlarını boğmuş bir adamın; yaşadığı tatminsizlik sonucu bütün dünyayı ateşe vermesi, atmosfere uzanan alevlerin kendisine dil çıkarmasına aldırmayıp, gökyüzündeki yıldız adedi kadar şampanya patlatarak, dünyanın bir tutam küle dönüşünü kutlamasıdır.
işte bu yüzden cansıkıntısının bir sınırı yoktur. ogretilmis orospu cocuklugu hakimken hayatın heryerine, aşk için deliren binlerce insan soğuk hücrelerde çürürken hala aşk yok diye haykıran budalaların sayısı artarken, insanlar benim icin durustluk onemli palavrasını leblebi yer gibi tüketirken bir yandan en büyük yalanları kendilerine söylerken; cansıkıntısına çare aramanın faydası yoktur. can sıkacak onca şey varken ve sürekli artarken, yapılacak tek şey, herşeyin kaynağı yaşamı yok etmek, hayat denen acımasız insanın evini; dünyayı ateşe vermektir.
--spoiler--
"artık zamanı geldi. artık acı zamanı. siddetin siiri duyulmalı. kargasa baslamalı. ınsanlar aglamalı. dünya üstündekileri kusturacak kadar hızlı dönmeli. perde aralanıp iceriye kanın soguk kokusu yayılmalı. ıftiralar, takipler, tahminler, tehditler, intikam yeminleri megafonlardan evlere sızmalı. görünmez adamların barbecue partilerinde ücüncü dünya ülkelerine bictikleri kefen yırtılmalı. arkasında hicbir teskilatı güc bulunmayan parmak tetigi cekip tek basına bir insanın sahip olabilecegi bütün deliligi göstermeli. uyuyan halkların yataktan düsme zamanı geldi. gözkapaklarının jiletlerle kesilmesinin zamanı!
--spoiler--