her zaman ki gibi pazar sabahın verdigi rehavetle yataktan kalkılır uste basa bir seyler gecirilip ekmek gazete almak icin evden cıkılır tam koseyi donerken mahallenin yardım melegi canım, cankusum canan ablam uc tekerlekli bisikletiyle servise cıkmıstır uzaktan el sallanır gelcem der gibi isaretlesilir tam arkanı donup markete girecegin sırada inanılmaz bir gurultu kopar kafanı cevirdigin an da cocugunu okutmak icin minicik dukkanın da borek yapıp siparisleri uc tekerlekli bisikletiyle dagıtan dunyalar tatlısı "ogrenicinin calısanın halinden anlarım" diyip kac kere elime borek sıkıstırdıgını hatırlamadıgım, canan ablamın sehir ici yolda 120 basan bir hayvanın arabasının altın da gorurum bisikleti bir yerde, siparisleri bir yerde o anda 2 dk sonra cıksaydım evden ben orda yatıyor olacaktım buna mı sukretmeliyim, yoksa 2 dakika once bana el sallayan melek gibi gulen canan ablama mı uzulmeliyim bilemedim kitlendim saatlerce oturdugum kaldırımdan kalkamadım.***