Şehit veya değil artık yaşamıyor oldukları gerçektir. Yani kendi kıyametleri o gün kopmuştur. Biz sıra bekliyoruz.
Dünya ne kadar acayip değil mi? Sanki doğarken elimizde banka sırası beklerken numaratörden aldığımız fiş gibi birşey var. Hani ilkokulda aşı vurmaya gelirlerdi herkes sonlara geçer veya geçmeye çalışırdı sıraya girerken. Hani belki enjektör biter iğneyi vuran abla yorulurda bırakır kurtulurum diye ama hep gelirdi o sıra. Çok mu avam oldu ne? Ama öyle.
Her iktidar şehit ve trajedi yaratmak zorundadır. Bazıları gerçektir bazıları sahte ama illaki şehitleri vardır. Norveç te bir kapıdan içeri girdiğinde duvarda "şehitlerimiz" yazan bir yazı ve altında ak47 ile çapraz tutuş yapmış hewaller görebilirsin mesela. 80 milyon kişiye göre leş ancak 1 milyon kişiye göre "şehit" olabilirler.
Sonuçta o akşam ve ertesi sabah yaşananlar bir milletin utancıdır. Tarih bunu yazacak illaki. Bir grup serserinin sivillerin uzerine helikopterle ateş açtığını bir türk jetinin türk özel harekat binasını vurarak 50 kadar polisi en güvende olması gereken yerde kendi karargahında öldürdüğünü yazacak. Yazmayı bırak izleyecek.
Bir gurup çapsızın daha askeri lise öğrencisi olan ve oraya nasıl geldiğini bu çılgınlığa nasıl alet edildiğini bilmeyen çocukların linç edilişini yazacak ve izleyecek!
Gerek sivil gerek askeri gerek siyasi... Koca bir milletin nasıl sınıfta kaldığını nasıl kendi kendini bitirdigini okuyacak ve izleyecek.
Bir düşman ordusu türkiye ye kara harekatı yapsa 24 saat içinde 1500 ün üzerinde subay ve generalini hiç edemeyecekken aynı subay ve generallerin kendi kendilerini nasıl hiç ettiğini izleyecek.
Bütün bunlara rağmen agresif siyasetini sürdüren siyasi çevreleri okuyacak ve izleyecek.
Ancak gerçekler hiç değişmeyecek orada duracak. Donup kalacak ve dönüp dönüp bakacak herkes! Bu kadarı saflık mı? Ama elbet onlar bu gerçekliğe çok daha kötü bir yerden sövecekler tam içinden tam merkezinden.
Tüm ucuz edebiyatlara sövecekler! Tıpkı bana şimdi sövecekleri gibi.