Sürekli kendi evinde yaşayanları bir kenara koyarsak bu özünde, bir yere ait olamamanın fiiliyata dönmüş hâlidir.
Yurt tutmak, "ev"lenmek, düzenli yaşanılan bir yere sahip olmak vs. Beraberinde rahat etme arzusunu meydana getiriyor. Evlenmek de esasında bu problemin bir çözümüdür. Rahat ederiz! Her ne kadar evli çiftlerden biri-tabii genelde erkek olur bu- zaman zaman kendi yatak odalarından, kavga sebebiyle veya herhangi kayda değer bir sebep olmadan, salondaki, oturma odasındaki, şurada buradaki kanepelerde uyumaya başlıyorsa bu durum evlilik için bence ileride ortaya çıkacak bir problemin veya [genellikle evlilikleri uzun seneleri doldurmuş (yaşları ilerlemiş) kimseler için ise:] problemlerin sümenaltı etmenin eşiğidir. Kişi artık o odaya tamamen ait olmadığını istese de istemse de bu tavrıyla gösterir. Özellikle yaşı kemale erimiş, ununu elemiş eleğini asmış çiftler için bu eylem bazıları tarafından normal görünse de gördüğüm örnekler evliliğin farklı bir boyuta döndüğünü bana düşündürmüştür.
Misafirler için de durum aynıdır fakat bu onları pek enterese etmez. Çünkü genelde geçici bir zaman için orada bulunurlar. Ait olduğu yere geçici bir süre sonra döneceğini düşününce insan genelde geçici olarak bulunduğu mekanda daha rahat eder.
Aslında bazılarında biteviye rahatsızlıklar olur. Evinde, kanepesinde, bazasında, kuş tüyü yatağında hiçbir yerde rahat edemez. Düşününce elbette buradan dünya'nın geçiciliğine hükmedebilir, bir misafir sıfatı kazanabilir, rahatımızı bozabiliriz. Ama yine bu minvalde düşününce rahatın bozulmadığını, dünya'nın da geçici olduğunu, asıl yurda -ahirete- elbet göçeceğimize düşünüp bir çıkar yol bulabiliriz. Bu bazısını daha da rahatsız eder bazısını ise rahatlatır.
Bir de bu durumun insanın diğer huylarına yansıması da zamanla kaçınılmaz oluyor. Aylardır sürekli yaşayacağımı düşündüğüm yerlerde olamıyorum. Kendi Ailemin yanında "misafir", akrabanın yanında "bir süre sonra gidecek birisi", arkadaşların yanında "yarına kadar kalacak bir dost", memlekette "tatilci"... Farkettim ki bu durum birçok şeyi de etkliyor. En başta daha az şeyle yaşamaya başlıyorsunuz. Daha az ıvır zıvır, daha az eşya, daha az kıyafet, daha az ve öz insan... birkaç sene evvel uzun süre yaşayacağımı düşündüğüm evimde her zaman yanımda götürdüğüm bir sırt çantam olurdu; onsuz bir yere çıkmazdım. Tabii artık böyle değil. Bir yerden sonra insan yüklerini atıyor, kurtuluyor; ama bunun etkili olmadığı ve geçiciliğin de değiştirmediği bazı şeyler var ki onları taşımak işte tam bu noktada insana güç veriyor(muş). bunu da öğrendim.
Kanepede uyumak modern bir konar-göçerliktir. Elbette bunu tv karşısındaki kanepeden uyuşukluğundan kalkamayıp odasına gidemeyen kimseler için değil de bir odası olmayıp, bir yere aidiyeti asgari seviyeye inmiş göçmen bireyler için söylüyorum.