henüz osmanlı döneminde kendileri kadar dindar ikinci abdulhamit'in kontrolündeki meclisi tekbirler ve askerle basıp yönetime el koymaya kalkışmalarından belli, bugünkü taksim topçu kışlası hayallerinin arka planında bu şeriatçı darbe girişimleri ve özlemleri de yatmakta esasen (1909). daha sonraları göreve geldiği gibi orduyu dizayn etmeye başlayan, birçok konuda meclisi devre dışı bırakan adnan menderes'in 1950 yılındaki tasfiye hareketi ve bir yandan hilafet isteğindeki şaşkınları kışkırtması unutulmamalı. lakin oynadığı satrancı kaybetmiş menderes cumhuriyet döneminin ilk ve oyuncak olmayan darbesiyle tanışmıştı. malum 12 eylül 1980 ile imam hatip sayısı arttı ve ilk kez diğer fakültelere girmeye hak kazanıp din eğitimleri darbeci askerlerce güvence altına alındı buralardan mezun olanların, bu aynı zamanda kadrolaşmalarını hızlandırdı. kimi asker ve sivillerin ise 28 şubat'ta ellerine yüzlerine bulaştırmalarını çok fena değerlendirdiler hala ekmeğini yiyorlar. son dönemde ise tayyip erdoğan ve binali yıldırımlı saray darbesini alkışladılar, garibim ahmet davutoğlu'nun aklına direnmek bile gelmedi. milletin iradesinin yok sayıldığı saray darbesinde koltuğu bırakıp kayıplara karıştı. gel gelelim son 15 temmuz cemaat darbe girişimine. artık dindar, dinci veya mütedeyyin kesim nasıl bir gözü dönmüşlük yaşamışsa, neyi paylaşamadılarsa? birbirlerine darbe yapmaya kalkıştılar. bugün fetöcü olarak anılan imam adı verilen sivillerin kontrolündeki askerlerin çoğu imam hatip mezunu veya muhafazakar aile çocukları. darbe lideri ise hoca, eski bir vaiz. minareler süngü, camiler kışlamız diyen adamın biriyse öğrencisi.
buradan kendilerinden başka herkesi darbeci diye yaftalayan dindarlara sesleniyorum, lütfen artık elinizdeki postalı bırakın. darbeler bizi hep geriye götürdü. başkanlık, maşkanlıkta boş şeyler, mis gibi meclis varken.