bunu kim bilir ne zaman yazdım acaba.yine bu başlığa aynı şeyi yazmak için girdim , bi baktım ki daha önce yazmışım.
viskinin tadına baktım , hatta en sevdiğim içkidir.limonlu-elmalı soda karışımıyla birlikte süper gider.
bir çok kadınla karşı karşıya oturdum , gerek insan gibi gerek hayvan gibi sohbetlerimiz oldu.
bir kahveye 10 lira vermemem beni küçültüyorsa evet ben küçük biriyim.günde 50 lira için sabah 7 den akşam 7 ye kadar sadece öğle yemeğinde oturma fırsatı bulan , sürekli ağır iş yapan insanlar var.
bunlar böyle sandığınız gibi bonzaici esrarkeş falan da değil ha , pırlanta gibi çocuklar , pırlanta gibi abiler hepsi.türkiye'nin kalburüstü fakültelerinden birinde okuyan biri olarak söyleyebilirim ki çoğu okul arkadaşımdan daha karakterlidirler.kimi sevmiş evlenmiş genç yaşta okuyamamış , kiminin anası babası ölmüş genç yaşta mecburen ailenin geçimi üstüne kalmış , kimi emekli ama çoluğuna çocuğuna düğün yapmış borca harca girmiş onun için çalışıyor.
günde 50 lira , yağmur çamur kar güneş dinlemiyorlar , soğuk sıcak fark etmiyor ve açık alanda çalışıyorlar.
şimdi ben o insanların o parayı nasıl kazandığını gördükten sonra , kendi ailemin parayı nasıl kazandığını gördükten sonra 50 kuruşluk bir kahveye niye gidip 10 lira vereyim ?
parayı boşa savurmanın büyük adamlık sayıldığı bir dönemde yaşıyormuşuz haberim yok , tanrım sabır !