osmanlı yı hoşgörülü zanneden insanlar

entry72 galeri
    13.
  1. ayar almaya meraklı olarak kendimi ortaya atmaktan çekinmiyorum. (bkz: sözlük sağolsun)* savulun ulen, kara murat benim!

    en birincisi hoşgörü denen kavramın irdelenmesi gerekliliği. tarihten bu yana her din hoşgörülü olduğunu iddia etmiş, her otorite veya o düzenin halefleri tarihi yazarken hoşgörülü olunduğunu söylemiştir. modern anlamda hoşgörü kavramının kaynağı ise hümanizm dediğimiz olaydan gelir.

    bunu anladıktan sonra osmanlı'nın düzenine gelelim. osmanlı bir imparatorluktur, din tarım imparatorluğu. yani, feodal ve emperyalist çarklar işlerdi osmanlı'da. yönetimin başı ise bu düzende tanrı'nın seçilmiş kişisi olarak görülür ve herkes o'nun kuludur. feodal dönemin her imparatorluğu için bu böyledir tarihi açıp baktığıızda. osmanlı'nın emperyal düzeni ise diğer dönemdaş emperyal düzenden biraz daha farklı işler. imparatorluk ümmet ilişkisi ile yürüdüğünden devletin merkez dini sünni islamdı ancak batıda ilerledikçe haliyle karşısına ezelden beri müslüman olan halklar değil ortodoks ya da katolik olan halklar çıkmaktadır. burda osmanlı düzenini devam ettirebilmek için zekice bi yöntem olan ''kendi içinizde ne haliniz varsa görün ama bana verginizi verin'' kanununu devreye sokar. bu uygulama hoşgörülüdür lakin imparatorluk bunu hoşgörülü olmak için, farklı dinlerden halkların kara kaşına kara gözüne yapmamıştır elbette, vergisini alabilmek, olası bir isyanı bu geniş haklar ile engellemek ve batı'da daha rahat ilerlemek içindir bu uygulamalar.

    gene batı'ya gidişte -yukarda da değinilen- yeniçeri ocağı'na çeri seçiminin yani devşirmenin bu vergi usül kanununa göre olması durumu sözkonusu. yani her aile bir erkek çocuğunu ya da çocuğun kelle ücretini osmanlı'ya vergi olarak verir ve bu şekilde bi daha o aileye dokunulmaz mantığı vardır. bunun da nedeni osmanlı'nın da geldiği türkler'in tahtta hak talep etmesine karşılık bu devşirmelerin ve halkların kendilerine minnet duymasını sağlamak ve olası bi arkadan vurma durumunda sırtını bu halklara yaslayabilmek içindir.

    --bilgilendirici yönlendirme--

    yeniçeriler ve seçimi hakkında daha detaylı bilgi için yeniçeri belgeseli:

    part 1: http://www.youtube.com/watch?v=isCZWwDrZXw

    part 2: http://www.youtube.com/watch?v=bAv3tfSnqeM

    part 3: http://www.youtube.com/watch?v=iuEIKzs24B8

    --bilgiendirici yönlendirme--

    bu arada belgeselin son kısmını bağlamak için salakça bi bilgi var, onu da belirteyim. diyor ki; yeniçeri ordusu'na müslümanların da alınmasıyla ordu bozuldu. tabi burda araştırma yoksunluğu sözkonusu. yeniçeri ocağı'nın sapıtmasındaki temel neden nakşibendi ve bektaşi ruhban sınıfının iktidar savaşları ve yeniçeriler'in bektaşiler'den yana olması.

    gelgelelim istanbul'un fethi meselesine. istanbul fethedildikten sonra fatih tarafından askerlerin 2 gün boyunca şehri yağmalamasına izin verilmiştir. şehir yağmalama ve ganimet ise askerliğin her dönem boyunca temel motivasyonudur, ister türk silahlı kuvvetleri ister amerikan ordusu olsun ister araplar'ın türkler'e saldırması olsun. doğu'da köy yakma olayları, yağmalar ya da amerika'nın ırak'ı işgali sonrası ırak ordusu komutanı'nın amerikan askerleri'nin bağdat'ı yağmalamasına göz yumması günümüz örnekleridir bunun. fethe dönecek olursak, fatih kuşatma sırasında bizans imparatoru'na defalarca elçi göndermiş, eğer şehri savaşsız teslim ederse hiçkimsenin malına zarar verilmeyeceğini, bunu garanti ettiğini bildirmiştir lakin bizans o dönem avrupa'dan yardım geleceğine kesin gözüyle baktığından ve surların aşılamaz olması, haliç'e çekilen zincirler gibi etmenlerden ''settir len, hade get işine'' demiştir. bunun da temel nedeni mehmet'in istanbul aşığı olmasıyla alakalı, insan filan değil bizzat şehri sevmesinden dolayı ona bir zarar gelmemesi isteğidir. tabi bu arada avrupa'dan yardım gelmesi olayı venedik ve almanlar'ın bizans'ın katolikliği kabulüne bağlanınca ortodoks patriğinin geçmişte yaşananlardan dolayı resti ile çıkmaza girdi. meşhur latin serpuşu-türk sarığı vecizesi de burdan gelmekte bu arada. geçmişte ne olduğuna dair; (bkz: latin krallığı). gene de venedikliler düşük bir yardım göndermişlerdir. imparator'un sur tahmini ise tutmaktaydı, her ne kadar eşşek kadar toplar olsa da osmanlı'da bizans surlarını aşmayı başaramamıştır askerler. olay en nihayetinde mehmet'in şark kurnazlığı ile son buldu bilindiği üzere, gemiler karadan yürütüldü ve olanlar oldu. yağma meselesi de tam burda başlıyor işte, aylardır savaşan ve gözünü kan bürümüş askerleri deşarj etmek için yağma her dönem kullanılan bir yöntemdir, olayın insani boyutunu burda ne yazık ki değerlendiremezsiniz, hali hazırda fatih istanbul'u 100.000 askerle kuşatıyordu, fethedildikten sonra hayır istanbul'u yağmalamayacaksınız deseydi o askerler o anki öfkeyle surlara osmanlu sancağı'nı değil fatih'in kellesini dikerlerdi.

    şimdi efendim, gelelim osmanlı'yı hoşgörülü zannedenlerle osmanlı'yı barbar görenlere. tarihte her zaman bir sömürü düzeni olmuştur, sömüren ve sömürülen de. bundan sonra bu böyle olacak demek değil ama bundan önce böyleydi ve günümüzde de hala böyle. osmanlı az önce de değindiğimiz gibi bir imparatorluktur ve emperyal düzen işler, sömürgecilik düzeni yani. osmanlı'nın sömürgecilik düzeni ise ipleri gevşek tutma esasına dayanır, yani; ben vergimi alırım, uslu uslu oturduğunuz müddetçe işinize karışmam felsefesi. elbet kafasını kaldıran, vergiye itiraz eden olduğunda her emperyalist düzende olduğu gibi ezmiştir de. konuya duygusal yaklaşan yani osmanlı hoşgörüsüzdür ve osmanlı hoşgörülüdür diyerek sidik yarıştıran iki tarafa da tarihi incelerken objektif yaklaşmak adına bi metod tavsiye ediyorum; tarihsel materyalizm.
    6 ...