günün şiiri

entry3071 galeri video20 ses2
    1351.
  1. Güçlü bir el silkeledi beni sonra 
    Sanırım Tanrı’nın eliydi. 
    Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. 
    Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, 
    Çok şey görmüşüm gibi, 
    Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, 
    Ah...dedim sonra 
    Ah! 

    iç ses, diye söylendim 
    Çocukken şöyle dua ederdim Tanrı’ya: 
    Tanrım bana hiç erimeyen, 
    Kırmızı bir bonbon şekeri yolla. 
    Eski tül perdelerden gelinlik biçerdik 
    Kardeşimle kendimize durmadan, 
    Olmayan çayları, 
    Olmayan fincanlardan içerdik. 
    Olmayan kapıları açardık, 
    Olmayan ziller çaldığında. 
    Siyah papyonlu olurdu mutlaka 
    Resim defterimizdeki damat. 
    Yedi günde yarattığımız dünya 
    Mutlu olurduk pastel koksa. 

    Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya: 
    Olanlar oldu tanrım 
    Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla! 

    Kaybolmak istemiştim bir zamanlar 
    Kapının arkasında yokum demiştim 
    Ve divanın altında da. 
    Bulamazsınız ki artık beni, 
    Hayatın ortasında. 
    Kaybolmak istemiştim bir zamanlar 
    Beni kimse bulamazdı 
    Tanrı’nın arkasına saklansam. 
    O Kocamandı, en kocamandı o. 
    Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. 

    Bir zamanlar kendimi 
    Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. 
    Kaç metredir benim yokluğum? 
    Benden daha çok var sanmıştım. 
    Benim yokluğumdan dünyaya 
    Bir elbise çıkar sanmıştım. 
    Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan 
    Sonunda ben de alıştım. 
    Ah...dedim sonra, 
    Ah! 

    Güzin Ablası kitaplar olan bir kızdım, 
    içim sıkılmasa o kadar 
    Tek bir satır bile okumazdım. 
    Taş bebeğim ters çevrilince ağlardı 
    Bir derdi var derdim. 
    Derdimi demeyi ben taşbebeğimden öğrendim. 
    Ninni derdim, ninni bebeğim! 
    Cam gözlerini kapardı, naylon kirpiklerini. 
    Plastik gözkapaklarının ardında, 
    Bilirdim rüyaları yoktu bebeğimin, 
    Gözyaşları da. 
    Ağladıkça tükürüğümden sürerdim gözaltlarına. 
    Bu kadar kolay harcamazdım rüyalarımı, 
    Kırmızı çantamda bayram harçlıklarım olmasa. 

    insan çıtır ekmeği ısırdığında, 
    Kırıklar dolar kucağına, 
    işte orası umudun tarlasıdır. 
    Ve orada başaklar ağırlaştığında, 
    Sayısız ah dökülür toprağa. 

    iç ses, diye söylendim 
    Ve ah dedim sonra, 
    Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından öğrendim

    Didem Madak.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük