nick altı tartışma platformuna dönmüş insan. o zaman biraz konuşalım, rica ederim okuyalım.
sözlükte farklı fikir ve düşüncelere saygı olması gerektiği bilinen bir gerçektir.
ancak bazı noktalar hassastır ve zorlarsanız mutlaka birilerini rahatsız eder.
zamanında, namaz ve oruç ile ilgili bazı yorumlar yapmıştım. kesinlikle eleştirmemiş, bunların çok güzel ancak biraz yanlış yorumlanmış şeyler olduğunu söylemiştir. o zamanlar pek çok yazar, keyfine uymadığı için kafadan din uyduran bir kafir olarak suçlamıştı beni. olur bunlar hassastır dedik geçtik.
biri hz. muhammed'i eleştirirse, hop inanca saygı denir, doğrudur da, eleştiriler, aşağılayıcı uslube bürünmemeli.
tayyip, abd. gül gibi insanları eleştirince mutlaka, hop durun onlar bu ülkenin başı diyenler çıkar, gene haklılardır. sonuçta bunlar resmi görevleri olan adamlar.
biraz daha tabana inelim, ibrahim tatlıses'ı, lerzan mutlu'yu, tuğba ekinci'yi eleştirdiği için uzun süre çaylak kalan yazarlar var biri de ben. belki saçma ama elbet moderasyon bir şey düşünmüştür, belki eleştirimiz bir noktada haddini aşmıştır.
gelelim finale. demek ki, farklı fikirler her zaman "olabilir farklı görüş" diye karşılanmıyor. bunun da bir sebebi var. insanlar bazı konular ve kişiler hakkında hassastır.
o zaman, biri çıkıp atatürkçülük için, 80 yıllık çürümüş ideoloji derse, aman bunun devrimleri çok monoton yaaa, derse, ülkenin onbinlerce evladının ölümü ile sonuçlanan savaşın ve bu vatanı bize armağan eden şehitlerin var olmadığını öne sürer, hatta işi abartıp, atatürk'ün çeşitli oyunlar ile daha fazla genişlemesi gereken türkiye'yi bu sınırlar içinde tuttuğunu iddia ederse;
sonra da birileri çıkıp bu arkadaş biraz mantıklı şeyler yazsın dediğinde, lütfen, insanlar atlayıp, ama farklı düşünce, ama demokrasi, özgürlük demesin. ayıp denen birşey var.
o zaman biri çıkıp türkiye cumhuriyeti dünyanın en şeytani ülkesidir, yok edilmelidir dediğinde e tabii farklı düşünce mi diyeceğiz. bunun sınırı neresidir?
bunun sınırı yüce ve hassas olana saygıdır. edeptir.