Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” (Yasin, 36/82)
“Allah, Samed’dir (her şey her cihetle O’na muhtaç olduğu halde, O hiçbir şeye muhtaç olmayandır)!” (ihlas, 112/2)
• Yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Allah, yarattığı hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi meleklerine de muhtaç değildir
Allah (cc) sonsuz kudret sahibidir. Sonsuz kudreti ile tek başına her varlığı yaratır. Yarattıklarını istediği şekilde idare eder.
• Meleklerin yaptığı işler, Allah’a yardım değil O’na (c.c) olan ibadetleridir.
Meleklerin büyük bir kısmı sadece Allah’ı (cc) tespih etmek ile vazifelidir. Kâinattaki düzeni sağlamakla vazifeli olan “amele” melekleri ise hem tabiat kanunları (Adetullah) ile ilgilenir hem de Allah’ı zikretmeye devam ederler.
Amele melekleri zerreden en büyük gezegenlere kadar her varlığın idaresindeki kanunların uygulanmasında bizzat bulunup, hizmet ederler.
Meleklerin bu kanunları uygulamaları, onların ibadetleri hükmündedir. Diledikleri gibi yönetme yetkileri asla yoktur. Meydana gelen her bir durum ve vaziyet Allah’ın (cc) kontrolü altındadır. Her şey Allah’ın yaratması ve düzenlemesi iledir.
• Melekler Allah’ın yardımcıları değil, kendisine ait olan mükemmel isim ve sanatlarını görmek için yarattığı hizmetkârlarıdır.
Her güzel güzelliğini görmek ister. Mesela bir sanatkâr eşi benzeri olmayan bir sanat ortaya koyduğunda ondaki güzelliği ilk önce kendisi izlemek ister; ve bundan lezzet alır.
işte Allah (c.c) hem hayret hem hayranlık uyandıran sanat harikası meleklerini öncelikle kendisi seyreder. Çünkü meleklerdeki yüksek kabiliyet, güzellik ve mükemmellik Allah’a (cc) ait olup sahip Allah’ın (c.c) isimlerinden akseden parıltılardır.
Allah’ın (c.c), meleklerini çalışırken izlemesi, sanatındaki kendi kudretini, rahmetini, idare ve egemenliğini izlemesi demektir. Allah kendi isimlerinin faaliyetlerini meleklerinde seyreder.
Allah’ın (c.c) , meleklerini idare etmesi, ihtiyaçlarını temin etmesi ve bu şekilde onlara lütuflarda bulunmasından gelen bu lezzetin eşi ve benzeri kesinlikle yoktur. Bu lezzet Allah’ın (c.c) kendi yüce zatına layık “mukaddes bir lezzeti” olup insan bunu tabirden ve idrakten acizdir.
• Allah meleklerine muhteşem kanunlarını işlettirerek, onları kendi isim ve sıfatlarına hayran bıraktırır.
Kâinat Allah’ın hayret verici ve olağan üstü sanat eserleriyle dolu muhteşem bir sergisidir. Her bir sanatkâr sanatındaki incelik ve güzellikleri anlayacak ve takdir edecek seyircilerin bulunmasını ister.
insanlar ve cinler ise bu mükemmel sergideki takdir edilmesi gereken pek çok sanatı görebilmek için yetersizdirler. Bunun için Allah kâinat sergisinde isimlerini ve sıfatlarını seyredip takdir etmesi için yerin merkezinden yedi kat semaya kadar her yerde bulunabilen melekleri yaratmıştır.
Melekler memur oldukları işleri yapmakla birlikte bu işlerde Allah’ın isim ve sıfatlarını hayranlıkla izliyorlar. Ve Allah’ı hamdüsena ile tesbih edip, sanatını ve icraatını takdir ediyorlar.
Mesela gök gürültüsü, Ra’d meleğinin Allah’ın kudretini ilan eden bir tesbihi hükmündedir. Hem görevini hem de tesbihini yapar.
• Melekler Allah’ın (c.c) izzet ve azametini gösteren perdelerdir.
"işlerinde akılların hayrette kaldığı O Zâ,t her türlü kusurdan nihayet derecede münezzehtir." (Nevevi)
Allah her işi bizzat kendisi yaptığı halde izzet ve azametine zarar gelmemesi için sebepleri kendisine perde yapmıştır. Çünkü insan yüzeysel bakışı ve dar düşüncesiyle bir takım işleri aslında hiç de basit olmadığı halde basit ve abes görebilir. Ve haşa: “Allah neden böyle küçük işlerle meşgul oluyor?” düşüncesi ile Allah’ın büyüklüğünü idrak edemez.
Hem çok hikmetleri olduğu halde, ilk bakışta çirkin gibi görünen hadiseler vardır. Allah (cc) bu hadiselerde “izzetini” muhafaza için kendisini gizler. Böylece “azameti”nin tenkit edilmesine ve sonsuz “merhameti”nin, merhametsizce eleştirilmesine ve suçlanmasına engel olur.
Çünkü bazı insanlar bu gibi hadiselerin iç yüzündeki güzelliği göremeyip ön yüzündeki çirkinliği Allah’a (cc) -haşa- yakıştıramayarak Allah’ın izzet ve azametini tenkit etmeye kalkarlar. Bundan dolayıdır ki Allah (cc); izzetine ve azamatine dil uzatılmaması için melekleri ve sebepleri araya perde olarak koymuş böylece insanları bu ağır mesuliyetten kurtarmıştır.
Şu da bilinmelidir ki; melekler Allah’ın (c.c) temiz ve pak perdeleridir. Allah, haksız şikâyetlere maruz kalmamaları için meleklerine de perde olacak sebepler yaratmıştır.
Bir rivayette vardır ki: “Azrail (as) Allah’a (cc) yalvararak demiş ki: “Ruhları teslim alma vazifesinde senin kulların bana küsecekler, benden şikâyet edecekler.”
Allah (c.c) ona cevaben demiş: "Senin vazifene hastalıkları ve musibetleri perde yapacağım. Ta kullarımın şikayetleri onlara gitsin sana gelmesin.”
işte ölüm geldiğinde nasıl hastalıklar ve musibetler insanlar ile Azrail (as) arasında bir perdedir; Azrail (as) hiç akla gelmez. Aynen öyle de Azrail’in (as) kendisi de bir perdedir. Ta ki ölümdeki hikmetleri, güzellikleri, faydaları göremeyen insanların haksız isyan ve şikâyetleri Allah’ın (c.c) kusur ve noksandan uzak olan “izzetine” ve “azametine” gitmesin.
“Her kim Allah’a, Allah’ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mikail’e düşman olursa iyi bilsin ki Allah da o kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara Suresi, 2/98 )