bu hafta başıma gelmiş, büyük firmalara karşı asla iyi niyetli olunmaması gerektiğini bana gösteren rezalettir.
bu firmanın ürettiği corn flakes isimli ürünün müptelasıyım*. haftanın en az 5 günü sabah bunu yiyerek başlıyorum. geçenlerde bir porsiyonu kaseye koyarken sadece 1 gevreğin üzerinde izler olduğunu farkettim. sanki porlanmış gibiydi ama porlanmasına ihtimal yok, kendilerinin verdiği güvenlik kilidi şeysiyle kapatıyorum paketini.
bende iyi niyetli bir tüketici olarak müşteri hizmetlerini aradım ve böyle böyle bir ürün olduğunu söyledim elimde. fotoğraf çekip, mail adresine göndermemi istediler. aramayı yaparken ki iyi niyetimle, bana hiçbir faydasının olmayacağını bildiğim halde uğraşıp gerekli fotoğrafları verdikleri mail adresine söyledikleri başlık ve içerikle ilettim ve sonraki 2. gün gelip ürünü teslim aldılar.
aradan 1 hafta geçti ve firmadan birisi anneme ulaşıyor. üründe sağlık açısından bir sıkıntı olmadığını, fırın ile alakalı bir sorun olduğunu söylüyor ve teşekkür ediyor. annemde rica ediyor ve yeni ürünü ne zaman göndereceklerini soruyor.
burada bir parantez açmak istiyorum. kesinlikle firmaların hatalarından faydalanmak gibi bir niyetimiz/huyumuz yok. allaha şükür böyle bir şeye ihtiyacımızda yok. öyle bir niyetimiz olsa zaten bu ürünü firmaya teslim etmek yerine, yasal yollara başvururduk.
annemin sorusu üzerine görevli kişi yeni ürün yollamayacaklarını, böyle bir politikaları olmadığını söylüyor. annem kardeşim ben senden bana bedava ürün yollamanı istemiyorum ki parasını verdiğim defolu ürünün yenisini yollamanı istiyorum diyor. durum bir anda parasını verip aldığımız ürünü firmadan geri dilenmeye dönüyor. kadın yeni ürün yollanmayacağını, böyle bir uygulamanın mevcut olmadığını söyleyip tekrar teşekkür ediyor. annem o an karşıdaki kişinin kendisini sadaka istiyormuş gibi bir duruma düşürdüğünün siniriyle telefonu kapatmakta buluyor çareyi.
o kadar iyi niyetle, değerli vaktimizden ayırıp ürününü kullandığımız firmaya iyilik yapmaya çalışırken nasıl bir duruma düştüğümüzü düşünün.
buraya bir parantez daha açmak istiyorum. olay kesinlikle ama kesinlikle 10 liralık corn flakes değil. he olay bizim için 10 liralık corn flakes'de olabilirdi. ekmeğin aslanın midesinde olduğu bu dönemde 10 lira gayet güzel bir para ve hiç kimse bu parayı başkasına yedirmek zorunda değil. ben parasını vermişim ürünümü almışım üstüne üstlük vaktimi ayırıp firmanın hatasını düzeltebilmesi için uğraşmışım. olay büyük firmaların iyi niyetli tüketicileri afedersiniz çatır çutur sikebileceğini düşünmesinde ve bir de utanmadan bize yaptıkları muamele.
1 gün sonrası olaylardan daha yeni haberi olan babam arıyor bu sefer firmayı ve 4 müşteri temsilcisini 2 saat süren bir telefon görüşmesi sırasında bağıra çağıra azarlıyor.
bugün kapımıza gelen kurye büyük bir kutu bıraktı ve kutunun içeriği aynen şu şekilde;
- 1 adet 650gr. corn flakes
- 1 adet 420gr. nesfit mısır gevreği
- 1 adet 350gr. nesquik mısır gevreği
- 1 adet nesquik logolu kase
- 1 adet sarı bebek kaşığı
- 1 adet sarı güvenlik kilit şeysi
sanmıyorum ama eğer burayı okuyan bir nestle çalışanı varsa gelsin corn flakes dışında bıraktığı bütün ürünleri alsın. biz sizden hediye/bedava ürün istemedik. sadece hakkımızla kazandığımız parayla satın aldığımız defolu ürünün yenisini istedik ki bizim istememiz değil sizin kendinizin yollamanız gerektiği halde.
gönül isterdi ki buraya "bundan sonra bir daha nestle ürünlerine elimi sürmem" yazabilmek ama malesef bu pek mümkün değil çünkü bir çok nestle ürününün türkiye'de alternatifi yok. alternatifi olanında çoğu afedersiniz ama bok gibi.
diyebileceğim tek şey yenilebilecek kalitede olan bir ürün varken nestle'ye asla el sürmeyeceğim. böyle kalitesiz bir firmaya ne kadar az para harcarsam kardır.
edit: firma fırınla ilgili bir sıkıntı olduğunu söyledi ama hiç fırından kaynaklanacak gibi birşey değildi emin olabilirsiniz. porlanmış gibiydi dememin sebebi izlerin yeşile dönük bir rengi olmasıydı. akşama doğru fotoğrafla güncelleyeceğim.
edit 2: annemle görevlinin konuşması anlattığımdan çok daha kaba sayılabilecek kelimelerle seyretti ancak elimde kayıt yok. bu nedenle olabilecek en düzgün formatla detaylara çok girmeden özet geçerek anlattım. asgari maaş alan birisinin o görgüsüzlük ile kendisinin kazandığı paranın 5-6 katını kazanan bir insana dilenci muamelesi yaparken kullanacağı cümleleri düşünün.
edit içinde edit: asgari maaş alan insanlara fakir gözüyle bakıyormuşum gibi bir izlenim oluşmuş. söylemeyi kastettiğim şeyin bir maaşı belli olan bir müşteri temsilcisinin karşısındaki insanı tanımadan, nasıl hayat standartları içinde yaşadığını bilmeden yaptığı dilenci muamelesinin görgüsüzlük olduğuydu. asgari maaş alan herkes görgüsüzdür gibi bir algı oluşmasıysa benim kelimelerimin yanlışlığını değil sizin fesatlığınızı gösterir.
edit 3: ürünün lezzetini beğenmemin yaşadığım olayın bir rezalet olmadığının kanıtı olduğunu düşünmek için bayağı bir kafa yaşamak lazım. benim yaşadığım rezalet ürünün lezzetiyle alakalı değil. git bakalım ünlü bir mağazadan bir ürün al, ürün defolu çıksın. sende iyi niyetli bir tüketici olarak ürünü firmaya teslim et. o ürünün yenisini sana teslim etmek gibi bir politikaları olmadığını söylesinler ve parasını hali hazırda ödediğiniz ürün için seni dilenci durumuna düşürsünler. bakalım nasıl hissediyorsun.