öyle bir şart yoktur.
sıralanmış sikimsonik şartlarla güya dalga geçilmeye çalışılmış.
insan olmak yeterlidir. düşünmek, yargılamak, hesap sormak yeterlidir. bu nasıl oldu, bu buraya nasıl geldi gibi. vefalı olmak yeterlidir zaten.
ne istedilerde vermedik cümlesindeki o istenilenleri sorgulamaktır mesela sayın amınakoyduğumun çomarı !
sorgusuz sualsiz biat etmek, yapılan her türlü talanı, yolsuzluğu, hırsızlığı adiliği görmezden gelmek gibi hareketler ise uysa uysa cahillik tanımına uyar.
Edit: atatürkün gençliğe hitabesi, taa o günlerden bu günleri öngörmesi o insana inanmak için tek başına bir nedendir zaten.
“Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u-zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!