yaşama hakkı, kamu makamlarının emri ya da izniyle öldürülememe ve yaşama yönelik tehlike ya da risklere karşı yine kamusal otoriteler tarafından korunma hakkıdır. (ibrahim kaboğlu)
yaşama hakkı, anayasanın temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran ve hatta durduran 15. maddesinde belirtilen sert çekirdekli temel haklardandır. bu yüzden bu hakka, olağanüstü hal, sıkıyönetim hali savaş ve seferberlik durumlarında dahi müdahale edilemez. devlet, bireyleri bu olağanüstü koşullar altında bile korumak, işkenceye maruz bırakmamak zorundadır.
anayasanın, siyasal iktidarı elinde tutan gücün kendi kendini sınırlaması veya başka bir güç tarafından sınırlanmasının yanında bir de ulusal üstü makamlarca sınırlanması ve denetlenmesi vardır ki, bu da türkiye'de insan hakları avrupa sözleşmesi ve insan hakları avrupa mahkemesi'yle olmaktadır. ihas'ın başta 2. maddesi olmak üzere, idam cezasını yasakladığını görüyoruz.
ihas'ın türkiye anayasası'na doğrudan doğruya etki ettiğini düşünecek olursak, her şeyden önce bu koşullar altında idam cezasının uygulanması mümkün değildir.
ihas'tan bağımsız olarak bakacak olursak da, 1972 yılında anlaşmazlığa düşen anayasa mahkemesi üyelerinin artık idam cezasını ''orantılı ceza'' ilkesine ayrkı buldukları bir gerçek.
ama yine de, hali hazırda ''çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları'' halinde idam cezası verilebilir durumda. yalnız belirtmekte yarar var ki, şu hükme rağmen sadece ihas'ın varlığı bile artık idam cezası kararının verilmesinin yeteri kadar güç olduğuna delil teşkil eder.
kuşkusuz yapılması gereken idam cezasının geri getirilmesi değil, tamamen kaldırılmasıdır.