the illusionist

entry85 galeri
    43.
  1. Sihirbaz; marangozun oğlu ile bir asilin kızının engellere rağmen yıllarca aynı tutku ile devam eden aşkının anlatıldığı her sahnesi bir fotoğraf kalitesinde güzel bir film. "Davul bile dengi dengine çalar"ı Hollywood kendine özgü biçimde değerlendirmiş.

    Dekorlar, kostümler zamanın tüm ayrıntısı düşünülerek hazırlanmış. Birbirinden güzel sihir gösterileri ile kısa sürelide olsa o sihirin içine alıveriyor sizi. Gözleriniz kamaşıyor.

    Jessica biel'in şahane güzelliği ve sade duruşu bir düşese yakışır türden. Olmamış tek şey sarı saçların oyunculuğu boyunca kendini hasta ve yorgun göstermiş olması. E. Nortan ise jessica'nın yanında yaşıtı gibi değil de abisi gibi durmuş bu da filmin ilk başında sunulan giriş ile örtüşmüyor. Zaten aradaki yaş farkı malum ama yönetmen bunu dengeleyememiş.

    E.Nortan film boyunca bir felsefeci kıvamında. Bakışları, mimikleri oyunu kuralına göre oynayan ama bunla yetinmeyen bir de oyunu kuran türden. Sadece bakışları bile anlatıyor duygularını.

    Paul giametti ise filmin keyifli yanlarında boy gösteriyor. Bilmece çözmeye çalışan ama beceriksiz oğlan çocuğu gibi filmin sonuna dek şaşkın bir şekilde ordan oraya koşuyor.

    Filmin belki de en zeki görünen ama en aptal karakteri ise prens, kendinden haberi olmayan bir prens figürü.
    Birçok Hollywood filminde olduğu üzere sağ gösterip soldan darbe geliyor. işte burada filmin başından beri ayrıntılara dikkat eden izleyici yanılmıyor.

    izleyicinin gözüne sokulan muhteşem kolye ise günümüz tüketim çılgınlarının anlamayacağı türden bir detay. Şu bu özel günde "beni şu kadarcık sevmiyor musun"; martavalları ile dayanılan pırlantı zulmü yanında ahşap hayattır ve aşkı ağaç gibi yüreğinizde yeşillendirin demeye getiriyor. Keşke taştan kalplere bir ahşap kolye yetebilse.

    Sihire inanma ama sihirsiz kalma, gerçek sihir iki kalbin birlikte atmasında; AŞKta.
    Ve aşk sihirbaz'da göz kırpıyor ışıltısını görebilene.
    1 ...