tuzla tersanelerinde gün aşırı sapır sapır birer ikişer insanın öldüğü, yerel idareden başlayıp merkezi otoriteye kadar kimsenin tınmadığı, bu kadar çok ve anlamsız can kaybına yediden yetmişe herkesin duyarsız kaldığı, geldi geliyor denen büyük depreme karşı adam akıllı hiç bir önlem alınmadığı, '99 depremine ilişkin olarak bir tek veli göçer'in sureta cezalandırıldığı bir ülkede toplum sağlığı, pasif içicilik, zehirli hava vs gibi gerekçelerle takdim edildiğinde makatımla gülesim gelen yasaktır. onu da geçtim, vardırıldığı boyutların aşırılığı ile her işte olduğunca bokunu çıkardığımız yasaktır. neymiş, vapurun güvertesinde içemezmişsin. ulan, bilen bilir tiryakiler açık havada içmekten pek te keyif almazlar dumanı düz gitmiyor diye, kimi zehirleyeceksin? hastanede yasak yıllardan beri, kamu vasıtalarında hakeza, okulda, postanede vs. hiç itiraz ettik mi, mantığı olan şeye karşı çıkılır mı? ama kalkıp işi bara,meyhaneye vardırırsan, üstelik üzerinden eşşek yükü ile dolaylı vergi tahsil ederken, ben de bireysel haklarımdan söz açarım. açarım da ne olur, kendim söyler kendim dinlerim, o ayrı. bir de şöyle tahminim var, burası türkiye,yok öyle,yürümez falan diyenlere. göreceksiniz öyle bir yürüyecek ki, şaşar kalırsınız.
