madımak oteli

entry98 galeri
    25.
  1. 2 temmuz 1993 yılında yobazlar tarafından yakılarak 37 aydınımızın sonsuza kavuştuğu ve hepimizin içinde hala sönmeyen ateşin ilk çıkış yeridir.
    o günden sonra bütün şiirler yanık kokar ve sivasta yağan yağmurlar en fazla madımağın üstüne yağar; hala yanan yangını söndürmek için...
    son zamanlarda da ''sivas93''adlı genco erkal'ın yazıp yönettiği, müziklerini fazıl say'ın yaptığı belgesel-tiyatroyla madımak gerçeği tekrar tiyatro severlere gösteriliyor. girişi ise yaşanan acıları ve izlerini özetler nitelikte:

    Değerli izleyiciler,
    Oyun başlamadan önce, size bir sır vermek istiyorum. Ben bir paranoyağım. Evet, evet, bu satırların yazarı olan benden bahsediyorum. Bunu da nerden mi çıkarıyorum. Ee çevremdeki herkes öyle diyor.

    Her paranoyak gibi;Ben paranoyak değilim; desem de kimseler inanmıyor. iş arkadaşlarım, dostlarım, hatta geçmişte aynı saflarda mücadele verdiğim insanlar bile benim paranoyak olduğuma inanıyor.

    Hayır, psikologa falan gitmedim. Çünkü adım gibi eminim ki bana paranoyak teşhisi koyacak. Peki, nedir senin paranoyan diye merak edenleriniz olabilir. Hemen söyleyeyim öyleyse. Ben her olayda irticanın ayak seslerini duyuyorum. Nerde abus suratlı, burnundan soluyan bir güruh görsem, işte geldiler” diyorum. Ramazanda kamu kurumlarında yemekhaneler kapandığında ya da oruç tutmadığı için birinin şişlendiğini işittiğimde de aynı hisse kapılıyorum. Kara çarşafa bürünmüş küçük kız çocuklarını ya da kafası dımdızlak kazıtılmış cüppeli oğlan çocuklarını gördüğümde de...

    Cuma namazı saatinde bir devlet dairesine gidip de işimi yaptıracak memur bulamadığımda, türbanlı bayan doktorun, hasta erkek olduğu için bakmayıp ölüme terk ettiğini duyduğumda da aynı şey oluyor. Böyle giderse hep beraber şeriata teslim olacağız dediğim zaman arkadaşlarım, dostlarım katıla katıla gülüyor, Bu söylediklerinin hepsi paranoya diyorlar. Sizce de öyle mi?

    Bu illet bende uzun süreden beri var. Ama kesin başlangıç tarihini net olarak anımsıyorum. 2 Temmuz 1993 te başladı bu paranoya bende.

    Hani Sivas ta bir otelde kıstırdıkları 33 savunmasız kişiyi yobazlar yakmışlardı ya...

    Hah işte bendeki paranoyalar o tarihten itibaren başladı. Sivas davasının görüldüğü Ankara DGM'deki duruşmaları izlediğimde iyice ilerledi. Sanık savunmanları arasında sonradan Adalet Bakanı olan milletvekilini gördüğümde, sanıkların ölenlerin ailelerine saldırmalarına tanık olduğumda artık çevremdekiler tarafından da hissedilir olmuştu paranoyalarım.

    Hizbullah cinayetleri, Malatya'da misyonerlerin testere ile kıtır kıtır kesilmesi, okullarda namaz kılmayan, oruç tutmayan öğrencilere baskı yapılması gibi olaylar bendeki paranoyayı tetikliyor. Arada bir arkadaşlarımla konuşup rahatlıyorum. Köşe yazılarını okuduğum zaman geçer gibi oluyor. Münferit bunlar diyorlar. Türkiye'de irtica tehlikesi yok. işte o zaman derin bir Ohh!çekiyorum. Ama bir süre sonra yine başlıyor.

    Cuma namazı çıkışlarında tekbir getiren kalabalıkları gördüğümde yine birilerini yakacaklar diye korkup saklanıyorum. Aslında korkum onların kalabalığından değil, benim yalnızlığımdan. inanın öyle. Şöyle bencileyin paranoyakların sayısı biraz artsa hiç korkmayacağım. Ama tersine paranoyakların sayısı yerine, diğerlerinin sayısı her gün katlanarak artıyor.

    Size bir sır daha vereyim mi? Birazdan izleyeceğiniz oyunu sahneleyen ve senaryosunu yazan Genco Erkal var ya, işte o da bir paranoyak. Aynı benim gibi. Sivas Katliamını sahnelediğine göre, belli ki irtica paranoyası onda da var.

    Meslektaşım olan çoğu gazeteciler siyasiler Sivas Olayı'nı unutmak gerektiğini, bunun bir tahrik sonucu çıkmış münferit bir hadise olduğunu söylüyorlar.

    Buna kendimi inandırmak istiyorum ama bir taraftan da ya yine bir şeylerden tahrik olurlarsa diye ödüm kopuyor. Çünkü şöyle yakın tarihimize dönüp baktığımda, bu çevrelerin belli periyotlarla sık sık tahrik olduklarını görüyorum.

    Ne zaman, neden tahrik olacakları da bilinmiyor ki, ona göre davranalım. Bazen bir konuşmadan, bazen bir yazıdan, bazen bir filmden, bazen de bir tiyatro oyunundan tahrik olabiliyorlar. Şan Tiyatrosu'nu yakmadılar mı? Hatta bir karikatürden ya da bilboardlardaki reklam afişlerinden tahrik oldukları da oluyor.

    O yüzden ne kadar dikkatli olursak olalım, tahrik olacakları olayları ve zamanı önceden kestirmek zor. Şimdi de korkuyorum. Ya şimdi de Genco Erkal'ın oyunundan tahrik olurlarsa? Alın size bir paranoya daha...

    Bunu çevremdekilerle paylaşsam. Senin irtica paranoyan depreşti diyecekler, biliyorum. O yüzden sizinle paylaşıyorum. Çünkü siz de benim gibi paranoyaksınız. Nerden bildim? Nerden olacak canım, Sivas Katliamı'nı konu alan bu oyunu izlemeye gelmenizden.

    Değerli izleyiciler, kurtuluşumuzu bizim gibi paranoyakların sayısının artmasında görüyorum. Yoksa maazallah hepimizi müşahade altına alırlar.

    Hadi iyi seyirler!...
    kaynak:http://www.dostlartiyatro...iyatro_oyunlar_sivas.html
    3 ...