resmi tarihte karşıdevrimcilerin toplandığı bir odak haline gelmesinden dolayı kapatıldığı iddia edilen bir partidir. aslında konunun "karşıdevrimcilik"le bir ilgisi yoktur. şeyh sait isyanı'na verilen tepkilerin abartılıp maddeleri bilinçli olarak muğlak yazılmış "takrir-i sükun kanunu"nun çıkmasından itibaren chf diktatörlüğü başlamış ve her türlü muhalif veya "potansiyel muhalif" gruplar teker teker temizlenmeye başlamıştı. tcf de diğer oluşumlar gibi chf diktasının kurbanlarından biri olmuştur. söylenildiği gibi bu parti, "karşıdevrimci unsurlar" zamanla biriktiği için kapatılmamıştır, zira atatürk'ün daha 21 kasım 1924'te the times muhabiriyle yaptığı röportajda (tcf'nin kurulduğu tarih 17 kasım 1924'tür) tcf hakkında öfkeli ifadeleri vardır. bu röportajı the times muhabiri ingiliz büyükelçiliğine bildirmiştir. ingiliz büyükelçisi de yapılan röportajı ingiliz dışişleri bakanlığı'na rapor etmiştir. raporda şunlar denilmektedir: "cumhurbaşkanının bundan sonra ne yapacağını merak ediyor olsaydım, işte bunun cevabını gerçekten fazlasıyla dikkate değer olan bu belgede bulurdum. terakkiperverler cumhuriyetçiliklerinde samimiyetsiz, programları bir sahtekârlık örneği ve onlar birer mürteciden başka bir şey değiller. rapor edilen herşey cumhurbaşkanının yeni muhalefetle hiçbir işi olmayacağını ima ediyor. ve macartney'le konuşurken kullandığı dil ve sözlerinin tonu açıkça kıyasıya savaşacağına işaret ediyor.
betimlenen şu sahne: gazi tam anlamıyla çılgına dönmüştü; her şeyi ona borçlu oldukları halde, kendisine karşı nankör ve ülkelerine karşı vatan haini olarak nitelediği muhalefet üyelerinin isimlerini tek tek sayarken, yüzü kıpkırmızı kesilmişti. röportajda hem takdimci hem de çevirmenlik görevini üstlenmiş olan mebus söze birkaç kere karışmak ve 'sakin olun gazi paşa, bu kadar boşboğaz olmayın' demek zorunda kalmasına karşın, selini hiçbir şey durduramazdı. macartney ankara'da cidden çok yakın bir zaman içinde silahların patlayacağını düşünerek dönerken, vasıf ve necati de galata köprüsünü asılmış cesetlerle süsleyecek daha işbitirici bir kurum olan istiklâl mahkemesi'nin başına geçmek üzere hükûmetten ayrılarak istanbul'a doğru yola çıkmışlardı." (terakkiperver cumhuriyet fırkası, erik jan zürcher)
bu röportajın orijinali karışıklık çıkabilir diye the times'ta yayınlanmamıştır, ancak sansürlü bir versiyonu hakimiyet-i milliye gazetesinde yayınlanmıştır. atatürk'ün partinin kurulduğu tarihin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra bile bir muhalefete karşı bu kadar öfkeyle bakması, onun hiç de "demokrasi denemesi" yapmadığını göstermektedir ve partinin kapatılmasının gerçek sebebi daha iyi anlaşılmaktadır.