"De ki: Sığınırım Rabb'ına nâsın. Melikine nâsın. ilâhına nâsın; şerrinden o sinsi vesvâsın. Ki, fiskos eder sinelerinde nâsın; gerek cinden (olsun o sinsi) gerekse insden."
Nâs, insan demektir. Rabb, duygusu olmayan maddedin canlı insanlar yaratıp onları birçok nimetleriyle terbiye eden, halden hale geçirip yetiştiren, besleyip büyüterek kemâle erdiren ulu yaratıcı (Allah) demektir.
Melik; kemâle eren insanların hepsini hükmü altında tutan, hayatî işlerini kudreti ile tedbir eden, onların üzerinde hükümlerini, iradelerini dilediği gibi yürüten yaratan, rızk veren ve öldüren hâkim demektir.
ilâh, sonsuz kudreti ve büyüklüğü ile insanın kalbinde yaşayan ve kendisinden başkasına tapmak câiz olmayan hak Ma'bud, Allâhu Teâlâ Hazretleridir. Binaenaleyh Rabb, Melik, ilâh her üçünden maksat Allâhu Teâlâ'dır. Her biri insanın muhtelif hâline nazaran ayrı mânâlara işârettir.
Allah yalnız insanların değil, her şeyin Rabbi, Meliki ve ilâhıdır. Fakat bunun böyle olduğunda şaşıran ve sapıtan yalnız insanlar olduğu için, nâsın Rabbi, nâsın Meliki, nâsın ilâhı denilmiştir. Binaenaleyh nâsın tekrar olunmasında yüksek bir hikmet ve belâgat vardır.
Vesvâs; vesvese veren, insanın içine kötü şeyler getiren, bağrında yavaş yavaş kötülük fısıldayan, fiskos eden demektir.
Hannâs; geri geri çekilip sinen, aldatmak ve hak yolundan geriletip fenalığa sürüklemek için sinsi sinsi çalışan, sinerek fırsat kollayan vesvese kaynağı demektir.
Cin; gizli olan ve göze görünmeyen mahlûktur. ins de bildiğimiz insanlar demektir. Bunların her ikisinin vesvese ve fiskosundan Allâh'a sığınmak lâzım geldiği bize talim olunmuştur.