hayatımı etkileyen bir roman, sabahattin ali romanlarına bir başlangıc yapılacaksa bu kitaptan başlanmalı. evet, hazin bir aşk hikayesidir bazı aşklar vuslata erince büyüklüğünü yitirir belki de öyle yenidir bu his icimizde eskitmek istemeyiz. bu kitabı okuduktan sonra,sıradan insanların hayatlarının aslında gösterişli bircok hayattan görkemli olduğunu farkettim,kücümsediğim insanların ne büyük hazinelere sahip olduğunu görünce (ki burada maneviyattan söz ediyorum)kendimden utandım ve günden güne bu utancın ağırlığı bedenimde dahi ağırlık yapmaya başladı,tariflerden kacar oldum, aşırı duyarlılık da zararlı olabiliyor,bütün buzlu camları tuzla buz edebilecek bir kitap kısacası ve bendeki de aşk mı dedirtecek bir kurgu ve bu kitabı okuyan her erkek kendi maria puder'ini arıyor,bulamazsa yaratıyor tıpkı sabahattin ali'nin kendi hayalindeki hür kadını tasvir edisi gibi, bircok klişe ask romanımsısını yerden yere vururken bilincinizi acıyor, kitabın sonunda icinizde kalan burukluk hayatınız boyunca nefes borunuza kacmış yabancı bir cisim gibi duracak fakat sizden olacak. yalnız kitaptaki mükemmel kadının aslında yalnız raif bey'in gözünden mükemmel olduğunu,maria puder'in dik durusunun ardında yine de aşık bir kadın olduğunu unutmayın ve her ne yaratacaksanız, bilin ki kadınlar her zaman değişir ve bu rüzgarin aksi yönde olur mutlak..aynı maria puder'in romanın başında "benden hicbir şey beklemeyiniz, eğer anlaşmamıza uyarsanız sizinle cok iyi arkadaş olabiliriz" deyip raif bey gideceği vakit "gelirim,nereye istersen gelirim" deyişi gibi,baştan asağı zerafettir maria puder fakat acıksözlülüğü de zarafetinden geri kalmaz ve tüm bunların ardında yatan yegane sebep korkuları ve gecmiş yanılgıları olsa gerek,cünkü şöyle tarif ediyor aşkı: mukavemet edilemez bir istemek,ask yalnızca istemektir.ancak meraklanmayın sayın raif beyler siz uzun yıllar sevdiniz maria puder'leri,onların sizi unuttuğunu düşünüp içlenirken,bir kez cesaret edemeyeceksiniz,aşkınızın peşinden gitmeye ve aradan gecen zaman ne kadar olursa olsun,rüzgara karşı bağrınızı acabileceksiniz ancak.elbette bu sadece bir roman,üstelik bir devrin romanı,sabahattin ali'ye yaz denildiği icin ,bir sıkışıklıkta yazılmış bir roman..ve belki de bu sıkıntı icli bir başlangıca sebebiyet verirken romanın akıcılığını sonundaki zehir sağlamıştır ve süphesiz üslubu carpıcıdır. yalnızca gerceğe kol kanat gerersek eğer yaşanmışlıklar daha ağır basmaz mıydı herşeye rağmen,her tercih bir vazgecistir.iyiye de yorabilirsiniz kötüye de,takdir düşünenindir.*