nasıl vasfedeyim bilmem ki! gül yaprağı gibi yumuşak ve pürüzsüz bir sesi var. Biraz bunlu. Buram buram millet derdi kokuyor. "Derinlerde bir yaram var" diyor.
Onun yarası yusufiyeliler, onun yarası katledilen türk milliyetçileri. Ortak derde sahibiz ve sanırım o da benim gibi bu derdi çok seviyor. Derdiyle ömür boyu yanmak istiyor. Çünkü Kutsal bir dert bu. Hiç bitmesin, daha da artsın ne olur!
Hasan sağındık beni çok iyi anlatıyor ve ben onu çok iyi anlıyorum. Sanatçının sevenleriyle iletişim kurması çok önemli. Aynı davaya mensubuz fakat aynı partiye oy vermiyoruz. Ne fark eder? Önkuzu, özmen, imamoğlu, pehlivanoğlu deyince ikimizin de içi titremiyor mu sonuçta?
Turan ülküsü fedakarlık, sadakat ve uğruna çile talep eder. Hasan sağındık da bu ülküye baş koymuş "yusuf yüzlüler"in sözcüsüdür.
abdurrahim karakoç'un soylu bir destan adlı şiirini çok güzel bestelemiş ve yorumlamıştır. işte o şiirden bir dörtlük:
"Ağla karanfil" ile 20 ocak 1990 bakü soykırımını haykıran sanatçımızın sesi ılık bir rüzgar gibi esir türk yurtlarından iklim-i rum'a esiyor. Türkiye türklerine "uyan, soydaşın ağlıyor!" dercesine.
Hasan sağındık bir destan anlatıcısıdır bilene. aslında çok daha fazlasıdır. Eğer okuyorsa saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Belki bir gün bir yerde tanışmak nasip olur.