postmodernizm

entry99 galeri
    88.
  1. önce nietzche tanrı'yı öldürdü.
    hiç değilse insan kaldı dedik.
    sonra yapısalcılar insanı öldürdü.
    şimdi boku yedik dedik.
    sonra yapısalcılık, hermenötik gibilerinin keskin soyutlamalarının ardından doğrudan gündelik ve gerçek hayata dair olmakla beraber derinliğe karşı alerjisi olan postmodernistler atölyelerden, resim galerilerinden, romanlardan, anlatılardan küratörleriyle, tracey emin'leriyle, sebastian knight'larıyla hepimizi bir güzel enstalasyonladılar.
    bunun bizdeki ayrangönüllü bayileri dekonstrüktivist çobanlar ya da minimalist bakkallar olarak fordist üretim bandından mobius şeridine plastik bir anlatı peşinde su konferansa dahil olup bu projeyi derdest ederekten nadiren dirsek çürütüp çoğunlukla -kendilerinki dahil- dinleyenlerin, okuyanların dimağını paraladılar.

    tamam, moderniteden, pozitivizmden, ampirizmden sıtkımız sıyrıldı lakin körfez savaşı'nın olduğundan şüphelenmek için tavşanı hiç görmeyip sadece havuca bakmak hadi postmodern söyleyeyim, nasıl bir resepsiyon'dur kuzum allasen. sonra, the postmodern condition'un yazarının kozmik entropi, astral seyahat çalışmaya başladığını duyunca büyük türk kompozitörü serdar ortaç'ın, "gezegendeki son gemiye binip çek git" sözü aklımıza gelmedi değil.
    ancak yine de postmodern zamanların alamet-i farikası olan -ve memlekette moda olmadan çıkıp derinleşmesini umup, dilediğimiz- kültürel çalışmaların hatrına temkinli bir bekleyişe geçilmedi de değil ama bu -çok şükür ki- sadece julia kristeva ya da luce irigaray'ın banyodan yeni çıkmış makbule tokmak hallerinin hatrına olmadı...

    üstelik postmodernistler tıpkı neoliberaller gibi, toplumsal normlardan, özgün değerlerden, verili hiyerarşilerden, otoriter standartlardan, toplumsal anlaşma kodlarından, geleneksel pratiklerden yoğun şüphe duyup bunu da parantezlerle, tırnak içinde tırnaklarla, metinlerarası göndermelerle sürekli kendini dinleyen, gözden geçiren, sorgulayan adeta nesnel gerçeklik yokmuş gibi kendi söylemi dahil söylemler tahlili barındıran ve bunlardan ibaret olan bir üslupla üstümüze boca ettiler. söylemden, conceptten, resepsiyondan, enstalasyondan etraf seçilemez oldu...
    şüphesiz bir insan modelleri vardı; merkezsiz, hazcı, kendini yeniden üreten, alıveriş merkezine girince: "sınıfsız toplum işte bu, diyen..."
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük