ilk aşkınızın size yazdığı ufak notu saklayın. illa güzel bir şey olmasına gerek yok. ilk acınızı duyduğunuzda ondan nefret edip her şeyi silmeye çalışacaksınız. Yapmayın. Çocukluğunuzu ozlediginizde bakacak bir şey olsun fotoğraf dışında.
Lise yıllarında dersi dinlemiyorken sıra arkadaşınızla komik şeyler yazıp çizdiğiniz defter arkası var ya. O sayfayı ders sonunda çöpe atmayın. Lise anılarının en büyük parçası o defter sayfası olacak. O sayfaya her baktığınızda o derse döneceksiniz.
Mesela hiçbir fotoğraf değersiz değildir. 500 fotograf arasindan instagram'a atılan 10 fotograf değil, tam fotoğraf çekilecekken ağzınızdaki lokmayı yutamayip komik çıktığınız haliniz var ya. O fotoğrafa bakınca ağlayacaksınız. O sizsiniz çünkü. Ortaokul mezuniyetimde elimde köfte ekmek üzerimde mezuniyet kıyafeti olan bi fotograf vardı. O doğallık can yakıcı biliyor musunuz? Mezuniyet fotoğrafım ne kadar zorlama ise o fotograf o kadar gerçek.
Fotoğraf demişken, evinizi çekin. Odanizi çekin. Başka şehirler başka evler başka eşyalar görürsünüz. Zamanında güne uyandığınız mekanı unutmazsınız. Güzel olur.
Günce tutun. Yazınız değişiyor. Duygularınız değişiyor. Siz değişiyor ve büyüyorsunuz. Acılarınız basitleşiyor ve komiklesıyor zaman geçtikçe. Günden güne farkediyorsunuz. Güncenizi saklayın.
Eşya saklayın. Kıyafet saklayın. Ne dediğimi ancak geçmişe dönmek için dualar edip karşılık bulamayacağınızı idrak edip çıldırma noktasına gelince anlarsınız. Geçmişte yaşamaya çalışınca ve başaramayınca. Öyle tuhaf anlarda elinizde tuttuğunuz parçalar olsun işte.
Inanamazsiniz neler yaşadığınıza. Çok sıradan bir güne neler sığdırdığınıza. Saklayın.