"biraz gittikten sonra süpürge otu çalılarının arasında koca bir yazı masası durduğunu farketti. masanın başında yaşlı bir adam oturuyordu.bir şey hesaplar gibi bir hali vardı adamın.sofie yaklaşıp adını sordu.adam lütfen başını kaldırdı,
'scrooge' dedi ve tekrar önündeki kağıtlara eğildi.
'ben de sofie.işadamısın galiba.'
adam başını salladı.
'hem de çok zenginim.bir kuruş bile kaybetmek olmaz.onun için hesapları çok dikkatli yapmalıyım.'
'çok sıkıcı bir iş.'
sofie el sallayıp yoluna devam etti.ama çok geçmeden bu kez de bir ağacın altında tek başına oturan küçük bir kız gördü. giysileri eski püsküydü kızın, soluk va hasta bir görünüşü vardı. sofie'nin yaklaştığını görünce küçük bir torbadan kibrit kutusu çıkardı.
'kibrit almak ister misin?' diye sordu.
sofie cebini karıştırıp para aradı. işte! hiç olmazsa bir kron vardı yanında.
'kaça?'
'bir kron.'
sofie parayı verip kibriti aldı.
'yüz yıldan uzun zamandır benden birşey alan ilk kişi sensin. bazen açlıktan ölüyorum, bazen de donarak.'
sofie küçük kızın ormanın ortasında kibrit satamıyor olmasının pek şaşılacak birşey olmadığını düşündü.ama sonra az önceki zengin işadamını hatırladı. adam o kadar zenginken kibritçi kızın açlık çekmesi gerekmezdi.
'gel benimle' dedi sofie.
küçük kızı elinden tutup zengin işadamının yanına götürdü.
'bu çocuğun daha iyi yaşaması için birşeyler yapmalısın.' dedi.
adam başını kağıtlardan kaldırıp yanıtladı:
'bu masraf çıkarır. söyledim ya, bir kuruşun bile boşa gitmemesi lazım.'
'ama senin böyle zengin, bu çocuğun da böyle yoksul olması haksızlık.' diye ısrar etti sofie.
'haydi canım sen de! adalet birbirinin eşiti olan insanlar arasında geçerlidir.'
'ne demek istiyorsun?'
'ben çok çalışıp yükseldim. çalışmanın karşılığı olmalı. ilerleme böyle olur.'
'öyle şey mi olurmuş!'
'bana yardım etmezsen öleceğim.' dedi kızcağız.
işadamı yine kağıtlarının arasından yukarı doğru baktı. sonra kalemini masaya fırlattı.
'hesap defterlerimde sana ayrılmış bir hane yok. git fakirhaneye sığın!'
'eğer yardım etmezsen ben de ormanı yakarım.' dedi küçük kız.
işte o zaman masanın başından kalktı adam. ama küçük kız bir kibrit yakmıştı bile. kuru otlar hemen tutuşuverdi.
zengin adam kollarını sallaya sallaya bağırdı:
'imdat! yardım edin! kızıl horoz uyandı, saldırıyor.'
küçük kız sinsi bir gülümsemeyle bakıyordu adama.
'komünist olacağım hiç aklına gelmemişti değil mi?'