inanılan dinin vecibelerini yerine getirme amaçlı kurban kesilerek, kesilen kurbanın belirli bir miktar etini fitre ve zekat olarak muhtaç kişilere vermek ve inanan kişinin vazifesini yerine getirdiği için hisettiği iç huzur konusunda herhangi bir şey* söylemeye başka dinlere inananın da hiçbir şeye inanmayanın da hakkı yoktur bana kalırsa. bütün dinler inananları için kutsaldır ve onunla ilgili her vazife en az dinin kendisi kadar kutsaldır, bu yüzden islam dininin bütün iyi niyetiyle buyurduğu vazifesini şöyle ilkel böyle iğrenç diye büyük çoğunluğu* müslüman olan bir platformda ağır eleştiride bulunmak, bütün okları üzerine çekmekten başka bir şey olmasa gerek.
şimdi gelelim madalyonun öbür tarafına. evet inanan insana inancından ötürü laf söylemek kimsenin haddi* değil ama inanan türk insanı kurban bayramında ne yapıyor? sokaklarda, çamur deryalarında, ufacık çocukların önünde, hijyen diye bir şeyin zerresinin bulunmadığı ortamlarda kandan ırmaklar oluşturarak yerine getiriyor dini vazifesini*. bir de üstüne kurban kesiminden hiçbir şey anlamayan ama kendini 40 yıllık kasap zanneden insanlarda işin içine girince ortalık özellikle kalabalık şehirlerde sanki katliam yapılmış gibi bir havaya bürünüyor. kurbandan arta kalan sakatatları ortalıklarda bırakanlarmı dersiniz şehirde restaurantlara dalan kaçak boğalarmı dersiniz ne ararsanız oluyor memleketimin kurban bayramlarında.
ilkellik işte burda, bilinçlendirilmeyen halkta, halkını önemsemeyen ve gerekli sayıda hijyenik kesim yerleri kuramayan yönetimlerde. inanışta bir aksilik yok, bütün sorun kafaca ilerleyemeyişimizde. her alanda olduğu gibi kurban bayramlarında da bu böyle. sanıyorumki torunlarım da oluklarından kan akan kaldırımlarda yürüyecekler kurban bayramlarında, otoyol kenarındaki çimenlikte kurban kesmeye çalışan insanlarımıza tanık olucaklar. torunlarımın çocuklarından umutluyum. ee ne demişler umut fakirin ekmeği.