Çocukken korkunca masanın altına girilirdi mesela,yorgan kafaya çekilirdi,bilemedin anne baba yanına gidilirdi sığınmak için.Din en başta içgüdüsel sığınma ihtiyacıdır.insanoğlunun elinden gelmediği şeyler olduğunda, kafayı yememesi için ondan daha güçlü,en azından onu koruyacağını düşündüğü şeye sığınması rahatlatır.Dua etmesi mesela bir şey yaptım düşüncesi oluşturur bir yerde.Yine aynı şekilde istediği bir şeyin istemediği bir sonucu olursa kısmet der,kader der, hayırlısı buymuş der bir şekilde topu kendinden uzaklaştırır.Sonra bir de şükret var tabi,daha kötüleri de var, kendini iyi hisset, iyisin yaa sen hissi.Elbet bir de özellikle biz ortadoğu insanına bazı şeyleri sonu kötü olur ha demezsek kendine hakim olamazlığı da var.
Tabi bu gibi hassasiyetleri sürekli sömüren insanlar olduğu için insanların aslında kendi kendine yetebilen,şükürmüş,kısmetmiş kılıfsız şekilde hayat sürdürebileceklerini anlamaları zor oluyor.Ve din böylece toplumun, halkın afyonu olma yolunda istikrarını hiç kaybetmeden süregeliyor.