aralık ayının ilk haftasına kadar aralıksız çalışacağım, belki 15 günde 1 gün belki hiç tatil yapmadan, garipsemiyorum, zira çalışma hayatı yaşamımın tamamına yakını olmuş durumda, sonrasında belki yirmi belki on gün izin yapacağım, bulunduğum şehri terk edip, ılgaz'da mevsimler nasılmış göreceğim, farklı yerlerde uykudan bir adım önce kitap okuyacağım, kim bilir yazı deneylerime dahi geri dönebilirim.
söylediği sözlere ilahi bir kanunmuşçasına tapılan proje ..., ben ofisten erken çıkarken küreselleşen bu dünyada(ehe) 'gık' diyemiyor, kesin/net iş tanımıma karışamıyor, sürekli yeni aldığım otomobile övgüler yağdırıyor, bayramını tebrik etmediğim halde bayram mesajı atıyor, yanıt vermiyorum arıyor neden?
elimden geldiğince bu havuzda yüzüp, sonunda başarılı olmaya çalışıyorum. gayem yalnızca sosyal hayatı finanse etmek değil, daha fazlasını istiyorum. yaşadığım şehire üretkenlik kazandırmak, ülkeye faydalı olabilmek, zor durumda olan personelin daima yanında olmak, şirket personel terazisinde hak/hukuk gasp etmeden sürekli devam! diyebilmek. yahu sürekli çalışmak, bilinçli bir ceza gibi görünen eğlenceli bir şey aslında.
- şef ben bu firmada 15 yıldır çalışıyorum senin gibisini görmedim diyen hasan ağabey'in gözlerinde tutunan yaş'a vakıf olmak, personel hakkında karar verirken eşini, çocuğunu ailesini düşünmek, haklarını gasp edenlerin dimdik karşısında olmak,
ve küçük notların tamamının sonuna tebessüm koyabilmek.
çok uluslu kurumsal şirketler aslanın kediye boğdurulduğu, baro puluna döndüğü yerlerdir, departmanlar arası transferin gerçekteki adı terfidir, 'teknik ilerledikçe tasarım sadeleşir' yani, anladın?
dilerim tüm hücrelerinize kadar mutlu olacağınız bir iş yaşantınız olur,