birşeyi en dibine kadar yaşamadan rahat edemeyen bir millet olarak, bunun da bokunu çıkarmayı başardık. bokunu çıkara çıkara artık en dibi görüp kendiliğinden zirveye çıkmaya başlarız bir gün diyorum ama... en avrupaiyiz diye geçindiğimiz alanlarda bile hala alaturkalığımızı konuşturuyoruz. yemin ederim vatandaşından, yöneticisine, oyuncusundan, sporcusuna hepimiz kroyuz (istisnalar kaideyi bozmaz).
kroluğumuzun bizi nasıl esir aldığına bir örnek vereyim. biliyorsunuz 70'li yıllardan sonra ne olduysa arabesk diye bir müzik türü çıktı ve türkiyenin a*ına koydu. türkiyede en çok dinlenen müzik türü son 30-40 yılda arabeskten evrilip en fazla fantazi ve pop sınırına gelebildi ve orada kaldı. daha ileri gidemiyor yani. biz bu kadar alaturka bir milletken daha zevkli müzikler dinleyemeyiz de. rock tarzında üretilen müziklerimiz bile fantazi - pop eşiğine doğru aşağı çekiliyor, yoksa prim yapmıyor. yani türkler olarak gidebileceğimiz en uzak nokta fantazi-pop. ülkemizde caz ve klasik müziğin esamesi bile okunmadığından hiç bahsetmiyorum bile.
kısacası hayatın hiç bir alanında alaturkalığımızdan vazgeçip salt modernliğe ve sadeliğe ulaşamayız. acımızı, sevincimizi, mutluluğumuzu yani her duygumuzu ve her davranışımızı gösterişle ve arabesk bir şarkı misali yaşamayı seviyoruz. atara atar, gidere gider, gösterişe gösteriş.