anne ve baba her zaman alkollü ve sarhoş bir kızın nasıl da etrafta itici olduğundan mevzu olduğunda yeri gelince bahsetmektedirler.sallana sallana yürüyen, gereksiz cümleler kuran, eski erkek arkadaşına sayan, olur olmaz yerde bağıra çağıra konuşan ve gülen bir kızın nasıl da basit durduğunu vurgulamak istemektedir ve haliyle sizi böyle hayal bile etmek istemezler.ama hayatta asla dememek gerek, her şey herkesin başına gelbilir.sizin o her kötülükten uzakta tutmak istediğiniz, bulunmaz hint kıumaşı zannettiğiniz, biricik kızınız bile o beğenmediğiniz ve eleştirdiğiniz kızlardan biri olmuştur bir geceliğine de olsa.
yıkıntısı çoktur.ayıldıktan sonra fark edilen asık suratlar,üzerinize sinen tuhaf koku ve sarstığınız güven.dersin ki içinden ''ulaan ölsem daha iyi.bir yer bulun içine giricem ve çıkmayacağım.'' bunun gibi içinden binlerce düşünce geçerken içinden bir de hiç kimse konuşmaz ya en kötüsü odur.bağırsalar bile razı gelecek durumdasındır ama kimse yanaşmaz kısacası ne hali varsa görsün durumuna çoktan düşmüşündür.
aradan bir iki gün geçer, dünyanın en güzel insanı babanın siniri de geçmiştir ve patlatır:
-eee hanımefendi neydi o kadar içmenize neden olan?
anne iğnelemeye başlar:
-çok dertliyiz galiba...
ama biliyorsundur ki bunların hiçbiri senin kötülüğüne değildir.belki de anne baba olmak böyle bir şeydir:kendinden daha fazla başka birini düşünmek gibi.