bir kız varmış.bu kızı diğerlerinden ayıran hiçbir özelliği yokmuş.ne gözleri renkliymiş, ne saçları sarı.kocaman bi kalbi varmış sadece.ve bir çocuk görmüş bir gün.sevmiş haddi olmadan.hemde çok sevmiş, delicesine.gördüğü gün düşünmeye başlamış bu kız bu çocuğu.aslında her şey çok normalmiş o an.ikidise otobüsteymiş.ve kız, çocuğun indiği yere bakarak nerde oturduğunu bulmuş.şans bu ya ,aynı yerde kzın arkadaşları oturuyormuş.sorsam mı sormasam mı diye düşünürken anlatmış kız olan biteni arkadaşlarına ve adını sormuş çocuğun, sadece adını ve öğrenmiş sonunda istediğini.kız her geçen dakika çocuğu düşünür olmuş.her adımında ismini heceliyor, hep onu düşünüyormuş.ne zaman uyumaya kalksa çocuğun gözleri aklından çıkmıyormuş kızın.ve bir gün arkadaşları kıza kötü bir haber getirmiş.''biz söyledik'' demişler ona.''seni anlattık.yaşını söyledik, nasıl biri olduğunu söyledik...ama o olmaz dedi, küçüklerle işi olmazmış.üzülmedin, değil mi?''üzülmüştü ama kız.hemde çok.sadece bir yaştı aralarındaki ve üzülmüştü.hergün ağlamaya başladı kız ve ağladıkça yazılar, mektuplar yazdı aşkına.kimsenin hiçbir zaman haberi olmayacaktı bu yazdıklarından ama yazdı yinede.ve bir gün kız düşündü...çok düşündü ve neden olmasın dedi, ne kayberderim?
kız karar vermişti.bir kez daha görecekti aylar önce gördüğü ve birdaha hiç görmemesine rağmen aklından çıkaramadığı çocuğu.evlerinin önüne gitti ve beklemeye başladı.okulunu öğrendi, okuldan ne zaman döndüğünü öğrendi.bekledi hep,evinin önünden geçerken hep baktı görebilmek için ama...olmadı.göremedi bir daha.üzüldü herkes kız için.herkes kızla birlikte onun kadar çok üzüldü ama bu üzülmeler bir fayda etmedi.kız birdaha çocuğu hiç göremedi.
ve bence aşk...kızın bu çocuğu hala düşünmesi, hala onun için gözyaşı dökmesidir.