erasmus yaparken avrupa'nın büyük kısmını gezmek neredeyse farz olmuştur bilirsiniz. Biz de aylar öncesinden Yunanistan'dan Almanya'ya ucuz uçak bileti bulunca atladık. Orada yanımdaki arkadaşım x'in memleketten arkadaşı yaşıyormuş. onun yanında kalacaktık. gece bindik trene atina'dan. yedi saat sonra Selanik'teyiz. Havaalanında hemen tuvalete gidip yüzümüzü gözümüzü düzenledik. Gece trende tipimiz kaymış. Neyse pasaport gösterme faslı. gösterdim onaylandı geçtim. arkadan arkadaşım verdi pasaportu. Kızı geçirmiyorlar. Meğerse salağın vizesi bitmiş haberi yok. Baktım buna ağlıyor deli dana gibi. Havaalanındakileri olmayacağını bile bile ikna etmek üzere dil döktükten sonra büyük ikilem vardı benim için. ya onunla beraber atina'ya geri dönüp vah tüh yapacaktım ya da almanya'ya uçup orada biraz takılıp sonra Hollanda'da çılgın partilere katılacaktım. arkadaşa kusura bakma ben gidiyorum deyip onu gözyaşları içinde arkamda bıraktım. onun arkadaşının (beş karış surat)evinde konakladım. sonra bunun halinden rahatsız olup couchsurfing'ten başka alman aile buldum. biraz onlarla takılıp hollanda'daki hengelo'ya geçtim
orada ve amsterdam'da da couchsurfing ile konakladım. Tek başıma bir kadın olarak yaptım. Tanımadığım insanların evinde konaklayıp, ülke ülke gezdim. hem de arkadaşımı arkada bırakma şerefsizliğini yaparak.