cardonlar, yakutiler ve zenci kalınız isimli öykü kitaplarının yazarı, aslen cumhuriyet dönemi ilk mimar jenerasyonundan, sonradan ressam.
ben esasen kitaplarından tanıyorum, öykülerine olan ilgim ise, günlük hayatta karşılaşabileceğimiz, sıradan olayları, sanki kendi başımıza gelmiş gibi tatlı tatlı okumamızı belki de olayın içine girmemizi sağlamış olmasından.
mesai sonrası zaman geçirmek için meyhaneye oturmasından, yağmurdan kaçmak için sundurmanın altına sığınmasından, otobüs garlarından şehre varmaya çalışırken yaşadıklarından, çocukluğunda yaşadığı konağın insanlarını tasvirinden, gecenin bir körü bilmediği bir yerde bindiği taksicinin kendisini dolandırmaya çalışmasından yana olan öykülerini pek severim. çok içten ve çok gerçektir.
"güzelyazıyı, lirizmin tatlı dili de olabileceğini gösterdi bize" demiş cemal süreya. "tatlı dili" ifadesi, cihat burak'ın öykülerini tanımlayan en doğru ifadedir diye düşünüyorum.