ihsan oktay anar'ın bu sefer karşımıza uzun ihsan efendi olarak değil, metnin son paragrafında bizzat kendisi olarak; yani metnin yazarı, yaratıcısı; yani hakikat olarak çıktığı yapıttır. şöyle ki:
--spoiler--
kahin, görebilen tek gözüyle aynaya baktı ve uzun boylu, çekik gözlü o adamı gördü. bunu görmek, kendisi gibi diğerlerinin de içinde yaşadıkları o dünyadaki asıl hakikati görmek demekti. gözün görevinin görmek değil, hakikati görmek olduğunu söyleyen alim aklına geldi. hakikati gören gözün başka hiçbir şey görmesine gerek yoktu. yedikule kahininin yegane gözüne de bu şekilde perde indi. ama kör olmasına rağmen hiçbir şey görmüyor değildi. gözlerinin ona gösterdiği yegane şey, o uçsuz bucaksız karanlıktı. tıpkı sessizliği dinleyen eflatun gibi, kahin de sustu. belki de susmak gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
--spoiler--
sessizliğe, suskunluğa, hakikate dair sessiz, suskun hakiki bir yapıt. zaten dememiş miydi cansever: