Genelde yılda 3 kez çay gelir. Anneannemin dediğine göre çayı 2 kez ya da 4 kez gelen de varmış. Bizimki herkes gibi 3 kez toplanır, bilmiyorum diğerini.
Öncelikle bir makas vardır, onunla kesersiniz. Ama hebele gübele değil bir tekniği vardır, yok sapıyla alıyorsun yok şöyle tutuyorsun vs vs az azar yemiş değilim. Çay bahçeleri düz değildir. Eğimli bir tepe misalidir. 'Peki dengeyi nasıl sağlayıp çay alıyorsunuz düşmüyor musunuz' demeyin çünkü sağlayamıyorum zaten. Neyse topladıkça büyük bohçaların içine boşaltılarak biriktirilir. Bitene kadar yeşil yapraklar bohça bohça hazırlanıyor. Sonra yamulmuyorsam 1 gün boyunca bohçaları açıp kurumaya bırakıyorlar. En zahmetli iş bundan sonrası. Çay alın yerine nasıl bunca kilo bohçaların gideceği sorunsalı. 'Çile' is beginning at this time. Cidden çiledir. Arabalarda sürüne sürüne uçurumlar aşa aşa ulaşırsın çay alım yerine. Herkesin bir çay cüzdanı vardır. Orada aldığınız çayları tartarlar ve bunu cüzdanlara işlerler. Tartıldıktan sonra kendi bohçanızı açıp çay yığınının içine boşaltıyorsunuz ki bunu tek kişi yapamaz (köyün gençlerinden olunca tüm çayları ben boşaltıyorum lanet olsun ki). Sonrasında ise emeğinize değmeyen bi para alıp dönüyosunuz. Millet de sofrasında çay içiyor işte. Sen bir süre iğreniyorsun.*
