popüler bilimin anlayabilmemiz adına iki boyutlu olarak bizlere sunduğu "düzlem". halbuki uzay bildiğimiz üzere özünde üç boyutludur. sorun şu ki üç boyutlu uzayın içerisinde yer alan üç boyutlu bir kütlenin o üç boyutlu uzayı nasıl deforme ettiğinin görsel ifadesi ne yazık ki hayal edilemediği için üç boyutlu bir şekil ile gösterilemiyor. örneğin boyutlu bir topu hayalimizde bükebilmek mümkün iken o topun bulunduğu üç boyutlu uzayın bükülmesini hayal etmek mümkün olmuyor. normal bir kütlede hal böyle iken bir karadeliğe sebep olan bir kütlenin bu "düzlemi" tekilliğe bükmesi hayalin ötesinin de ötesine geçiyor.
burada özellikle "düzlem" ifadesini tırnak içine aldım çünkü iki boyutlu uzay bir alan iken üç boyutlu uzay için hacim ifadesini kullanıyoruz fakat hacim dediğimiz şey zaten uzayın içerisinde yer alan bir bölgeyi temsil ediyor. yine de "uzayın genişlemesi" (boşluğun içinde genişlediğini ya da durmadan kendini yani kendi hacmini yarattığını kabul ediyoruz) gibi bir gerçek söz konusu olduğundan "uzayın hacmi genişlemeye devam ediyor" gibi bir ifade kullanıyoruz. uzayın hacminin neyin içinde genişlediği konusu ise elbette klasik tartışmalardan biri. bilimsel anlamda "uzayın dışı" diye bir tanım yok çünkü uzay zaten her an kendi kendini yaratan konumunda olarak kabul ediliyor. bu noktadan sonra ileriye gidersek işin içine felsefe de girmeye başlıyor. varlık ve yokluk gibi kavramlar ile iş içinden iyice çıkılmaz bir hale dönüşüyor. bilimsel kanıtlar ve teoriler ise henüz evrenin kendisinden öteye geçebilmiş değil bu yüzden bu konu felsefi anlamda tartışmaya daha yatkın bir konu deyip geçmek daha uygun olur.
ilki klasik iki boyutlu uzay iken ikincisi gerçeğe daha yakın olan bir görseldir fakat yine de tam anlamıyla gerçek uzayın kendisi değildir. dediğim gibi gerçek uzay henüz hayal edilmesi güç bir şey fakat tüm bunları açıklığa kavuşturduğumuz gün evrende var olması muhtemel uzaylıların ezkaza gördüklerinde taşak geçeceği bu iki boyutlu görsellerden de kurtulmuş olacağız. yine de şimdilik bu tip görsellerle onu anlamaya çalışmak elbette önemli.