sıra olurduk bahçeye
ona bakardım .
ulan insan lisedeyken böyle sevebilir mi bir insanı?
kanım fıkır fıkır ,
istanbul hayallerimde bile yok
o var .
hala iki pantolonum
cebimde iki lira
onlar da delik cebimden düştü düşecek.
ama seviyordum onu .
ankara savaşı nın tarihini bilmiyordum ama
onun doğum gününü biliyordum .
tabi hediye falan alacak parada yok
çiçekleri şehrin parklarının
üstelik insanda kaç kemik vardı,
bilemezdim ,
sayamazdım ,
onun saçının tellerini sayabilirdim bir ömür.
hışt ldya konuşma gel bakim sen buraya .
ne konuşması hocam ,
ben dilsiz olmuşum.
ne bileyim şimdi
amerika nın yerini, bana
aşkımın adresini sor tarif edeyim .
geceleri kestirme yolda biliyorum
ara sokaktaki apartmanın avlusundan geçin
geceleri daha kestirme oluyor.
ve o avluda güller var ,
gıyabında sevgilimin evinin önüne çiçekler bırakıyorum .
ver hoca sıfırı ver bakim .
aman dur
hocam, onun yerine de ben tahtaya kalkayım, bana sor
bak açtım ellerimi
cetvelle vur bana .
veliler toplantısı varmış
bana mecnun gelsin hocam o olsun benim velim
ah hocam ne kızıyosun şimdi ona
ayyaş bir babası var
alacaklar zaten okuldan onu
bende gelmem artık okula beklemeyin
hayata atılıp çalışmam gerek
ona bakmalıyım
hocam ah hocam şimdi sırasımı what is your name diye sormanın
bana ı love you demeyi öğret
dünyanın bütün dillerinden aşk sözleri öğret
hocam kızın ona eteği kısa
biraz çeksin aşağıya
küfrede küfrede dostlarıma
küstüm onlarlada
ben
mahalenin kedilerine dokunmadım ama
bütün erkeklerine küfrettim
sonra okuldaki bütün erkek öğretmenlere
din kültürü hocam hariç
o severdi beni
bilirdide onu sevdiğimi
sıralara hiç yazı yazmadım
kazımadımda onları
rüyalarıma işlemiş
tahta bir masada olsa ne
hayaller kurardım
okulu teröristler basmış
onu rehin almışlar
kurtarmışım onu
bütün okulu
sonra bir ses
ilhan ne bakıyosun boş boş. ben ne söyledim
en son
ha söyle bakalım beyefendi
şey eller yukarı teslim olun
git çöpü boşalt. ders bitene kadar oyalan
aman yapmayın hocam
dersin bitmesine daha çok var
ben onu görmeden yapamam
yaparım yaparım neyse
gideyimde bir sigara içeyim bari
bu yaşatda gidiyor be sigara
taze ciğerlerim
can çekişiyor ama
aşk dedikleri şeye de bir sigara
birde buzbağ şarap iyi geliyor
küçük ilçemizin
bir sahil kasabası olmasını isterdim
deniz görmemiştim henüz ama
onun zeytin karası gözlerini görmüştüm
denizde öyle bir şey olmalıydı
gizlice baktım
hep adını koluma kazımıştım
canım yanmadı ama
o yarayı göstermemek için çok uğraştım
serseri dediler
salak kendine acı veriyor piskopat dediler
ne dediler
üniversiteye gitmem gerekiyordu
babam işçi maaşıyla okutuyordu bizi
annem
vali olmamı istiyordu
annem hep vali olmamı istiyordu
birde televizyon spikeri
annem çok şey istiyordu
zengin bir gelin istiyordu
ama annem bunları benim için istiyordu
ve biliyorduki
benim sevdiğim kızı benden çok seveceğini
köpekler kovaladı beni
ben kovaladım iki aykalı arabalı köpekleri
ülkü ocağına takıldım
solcu oldum
aşık oldum
ülkeme dair şiirler ezberledim
barış dedim
kardeşilk dedim
okulun bahçesine sıra olurduk
bakardım
bakardım
saçlarına rüzgar değerdi
ben değemezdim
arkadaşlarım si evlenirsiniz diyordu
oysa hiç düşünmemiştim evliliği
elimde poşetler eve gitmeyi
ben onu seviyordum ama
evli olmayı hiç düşünmemiştim
çalışkandım. sadece zeki olduğum için derslerim iyiydi
fazladan bir şey yapmıyordum
onu düşünüyordum
gülüyorduk çok gülüyorduk
okula kurbağa sokup
ders kaynatıyorduk
kızlara belden aşağı fıkralar anlatıyordum
ona anlatamıyordum
anlat diyordu
anlatamıyordum
espri de yapamıyordum
dilim tutuluyordu
oysa edebiyat derslerinde ki üniversitede böyleydi
hep şiir okuturdu öğretmen bana
sonra bayramlardada
okurdum
ama ona okuyamıyordum
küçük ilçemizin en güzel kafetaryasına gidiyorduk
kütüphaneye
elime bir kitap alıp tam karşısına oturup
ona bakıyordum
kütüphaneye başkada gitmedim
çok kitap okudum hala okurum ama
ondan beri hiç gitmedim
hatta birgün kütüphanede elime aldığım kitaba bakmadan okuyordum herkes bana
bakıyordu
baktım
kitabı ters tutuyorum
ben hayatı ters yaşıyorum abi
kitabı tutsam ne olur
ellerini tuttuğum o günü hiç unutmadım
sonra hangi kızla el sıkıştıysam beni sevip sevmediğini parmaklarından anlarım
bu kaldı ondan bana
aristo mantığı bulmuş ama
aşkın mantığını geliştirememiş diye düşünürdüm
yoksa yerler ıslaksa yağmur yağmıştır demek
mantıklı bir önermeyse
kalbim küt küt atıyorsa aşığım demek
daha mantıklı bence
sonra marks
ona görde herşey madde
öyleyse elimde tuttuğum el
onun bana verdiği
ki tarif edemem
o ne
ilçemiz büyüyordu
yaşımda
okul bitecekti
hatta liseye başlarken okulun avlusuna diktiğimiz çam ağaçları kocaman olmuştu
zaten biz liseden ayrılıncada
daha çabuk büyüdüler
öyleya az top oynamadık az sigara saklamadık dallarına ağaçların
oysa yaz tatillerinde babamın
hem işçilik hem aşçılık yaptığı
fabrikada
çalışırken gelirdi aklıma evlilik hayalleri
ama
ne kadar takdir etsem de
babam la gurur duysamda
bu işi yapmayacağımı
yapmak istemediğimi biliyordum
öğrenci olmalıydım
elimde kitaplar olmalıydı
sıra altında bırakıp onları sene sonunda almadan
okumalıyıdım
istanbul geldi gözlerimin önüne
ilçemiz büyüyordu ama
ama hayyaller küçülüyordu büyüdükçe
büyüdükçe yaklaşıyorduk
cami avlusunda oturan amcalara
oysa daha dün
abiler maç yaparken kaleye geçiyordum
ve hala milli takım
beş altı yiyordu
ama bu bizi
ülkemize daha çok yaklaştırıyordu
o gün ayrılırken şehirden. gaddarın kahvesinde yazdığım şiir hala
dost sohbetlerinde en çok istek alan
şiirdir
o gün giderken otobüsle
urfaya
şöyle bir manevra yaptı otobüs
eğildi dağlar
işte dedim geldi
ben ona gitmeden
ama gelmemişti askerlerdi yolumuzu kesen
asker kaçağı arıyorlardı
beni aramadılar oysa ben ondan kaçmıştım
ben annemin isteyeceği kızdan kaçmıştım
şehirler dolusu kızlar vardı etrafta
hepsi ona benziyordu
hiçbiri ona benzemiyordu
ben benzemiyordum bana
tebeşir tutan ellerim
limonata lekeli gömleğim yoktu artık o yoktu
sırada olmuyorduk artık bahçeye
yirmi yaşını geçmiştim
sandımki artık büyüdüm
büyüdükçe küçülüyordum
şarkılar söyleyip şarkılar dinliyordum.
ve hergün
onsuz tükenip
annesiz büyümek zorunda kalıp
birde aşksız çürüyordum. ayrıca (#3279373)