elma armut kurusu vardır hani kak derler. bilir misiniz? işte onlar önce yaş idi. doğranırlar, şekilli kesilirler, saplarından ayrılırlar, iplere ardışık olarak dizilirler, güneşte kurumaya bırakılırlar. güneşte kurudukça ömürleri uzar. yıllarca saklarsın. bir de yaş hali vardır. rüzgar dalından düşürse zedelenir. çürümeye yüz tutar. kurtlara, kuşlara yem olur ya da toğrağa karışırlar. sonra bir ağaç olurlar belki yıllar sonra. ama her ikisi de kurtlanmaya mahkumdurlar. kökü aynı ağaçtan iki farklı yaşam döngüsü. unutmak ve unutulmak da öyle değil mi? kökü aynı yaşam öyküsü farklı iki parça. ama galiba rüzgarın toğrağa düşürdüğü elma ya da armut yani unutulmak hep bir adım önde. etrafındaki yabancı otlardan görmezsin, sessizce yok olmak zorundadır. sonuçta ikisi aynı şey değil işte. olsaydı içimizde eş zamanlı yüzlerce ağaç çiçek açardı, düğümlenir göğe uzanırdık...