kanada ya göç eden çiftin veda yazısı

entry47 galeri
    11.
  1. aslolan ne yaptığın değil, nasıl bir ruh veya kafa halinde olduğundur. bunu bedavadan, laf olsun diye söylemiyorum: sürekli bir stres altında eziliyor olmanın ne kişiliğe, ne beden veya kafa sağlığına, ne birlikte yaşadığın kişilere, ne yeni tanıştıklarına, ne işine, ne de zevklerine hiçbir faydası yoktur. dolayısıyla kişi bir şekilde bu ruh halinden çıkmalıdır.

    "hayatın anlamı bu mudur yani?" asla, herkes kendi hayatının anlamını kendi çözecek, arada değiştirecek falan filan. ancak "hayatın yöntemi" budur: işkenceye son vermek...

    yaşadığın kişi, çalıştığın iş ya da bulunduğun ülke sana hayatı işkence haline getiriyorsa önünde üç ihtimal var:

    1- sevmeyi öğren ve işkenceye son ver.
    2- değiştirmek için çabala ve işkenceye son ver.
    3- terket ve işkenceye son ver.

    görüldüğü üzere hangi yol seçilirse seçilsin esas amaç, yani işkenceye son vermek değişmez. baskı, sinir ve gerilim esnasında doğru, sağlıklı bir karar verilemez. hayatın güller bahçesinde çok para, herşeyin en süperi kıvamında yaşanması gerekliliğinden falan bahsedilmiyor burada: sürekli bir alarm ve savaş halinde olmamaktan bahsediliyor.

    tepesine bombalar yağarken oturup piyano falan çalabilen kişi belki filmlerde cool görülebilir, ancak gerçek hayatta böyle bir karakter olsa olsa psikopattır. kafayı bu hale getirmeden korumaya almak herkesin kendi kendisine borcudur.

    ya sev, ya değiştir ya da terket, farketmez: yeter ki aklına zulmetme, zulmettirme.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük