hemen hemen her ortamda rastlanabilecek, zevksiz, muhtemelen parasız ama giyim konusunda otorite edasıyla konuşmaktan da geri kalmayan g.veze tiplerdir.
genelllikle kalabalık gruplar halinde dolaşırlar ve bir birlerine, çarşamba pazarından aldıkları giysilerin aslında ne kadar kaliteli ve şık olduğundan, marka giymenin bir nevi enayilik olduğundan söz eder dururlar. o kıyafetleri aldıkları yerler de gün isimleriyle anılan ve avam kısmının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş pazarlardır.
lan hadi aldınız giydiniz o ucuz şeyleri. bari bıdı bıdı yapmayın. haddinizi bilin, bi kenarda oturun. üç beş milyona kıyafet alıp artist gibi dolaşmak olur mu lan! herkesi kör, alemi sersem yerine koymayın. sizden başka bilen yok mu .mına godumun pazarlarını, bi kurnaz siz misiniz? gidip ünlü markaların sezon ürünlerini dünyanın parasını ödeyerek alıp giyenler saf mı? sizin kadar akılları yok mu? bir de sabahın bilmem kaçında kalkıp gitmeniz yok mu o pazarlara, yangından mal kurtarmaya gider gibi. sanki bitecek o ucuz mallar. ben yıllardır izlerim, çarşamba pazarları, salı pazarları hep var. oralardan kaliteyi ucuza aldığını iddia eden saflar da...
üç kuruşa beş köfte olmuyor. iyi giyineceksen parayı basacaksın, basamazsan haddini bilip oturacaksın. bir rekabet duygusu, bir sidik yarışı toplumu esir almış. ahlaki yapı örselenmekte.