maddeyi esas almak

entry13 galeri
    7.
  1. biraz çocukça, biraz safça gelişen bir hikayenin ürünü olarak var ediyor kendilerini idealizm safsataları. açıkçası pek anlamayan ifade etmeyen o sisli bulutların arkasında koskoca bir hiç yatıyor. kendini dili döndüğünce anlatmaya çalışan bu akım soruları ile ancak çocukları ya da zihinsel sorunluları kandırabilir. aramızda bunlar olmadığına göre yapılan şeyin gerçeklerin reddi olup, kulakları tıkayarak çocukça bir kabullenmeme oluyor.

    biraz gerçeklere dönelim. bilinç ve madde ayrımını yaparken bu iki kavramı birbirinden bağımsız alınamayacağını ve birbirlerinden nasıl etkilendiklerini vurgulamıştık. artık bazı şeyleri tekrar etmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. peki bu noktada bize dünyanın bizim algılarımız olmadığını ve gerçekliğin biz olmadan nasıl var olabileceğini nasıl anlayacağız? bunun cevabını yalnızca teoride vermek imkansız. idealizmin önermelerini teorik anlamda çürütmek işimize gelmez çünkü idealizmi asıl çürüten şeyin pratik olduğunu gayet iyi biliriz.

    aslında gayet açık bir şey var. dünyada sadece kendisinin varolduğunu sanan, kendisinden bağımsız hiçbir şeyin varolamayacağını düşünen, her şeyi kendi ruh halleriyle saf dillice açıklamaya kalkan birinin davranışını andırıyor idealistlerimizin tavrı. bu safdillilik bilgiyi kendisi dışında aramaya ihtiyacı yokmuş gibi bir kendini beğenmişlikle katmerlenmiştir. işte asıl olan tavır budur, yani küçük bir çocuğun tüm ilgiyi çekmek istemesi gibi, bu kişiler tüm gerçekliği kendi içinde hapsediyorlar. ilgin. ama bi o kadar küstahça.

    örneklemek gerek, diyelim kendi algımızın tüm gerçekliğe eşit olduğunu düşünelim. bu zihin-ruh karmaşası içerisinde dış dünya ile kendi algımızı sağlayan şeyin de beyin olduğuunu kabul edelim. hepimiz biliriz ki beyinin, dış dünya ile iletişime geçmesinin tek yolu 5 duyu organıdır. bunun dışındaki kimi önemsiz elektrik yüklenmelerinden kaynaklanan beyin salgısında değişiklikleri ise gene bu 5 duyu organının bir yansıması olarak görüyoruz. öncelikle, bir elmaya dokunalım, görelim, tadalım , koklayalım ve yere atarak sesini işitelim. şimdi orada var olduğu yansıması ile karşı karşıyayız elmanın. işte tam bu noktada zihnimizin yani algımızın dışarısı ile alakasını sağlayan olguların kesildiğini düşünelim. yani 5 duyu organı devre dışı kalsın. buna karşılık beyni yaşatmaya devam edelim. daha önce dokunduğumuzu ve orada var olduğunu düşündüğümüz elma, bu 5 duyu organımız devre dışı kaldığından var olduğu algılanamayacak. peki gerçekte ise bu elma orada yok mudur? senin için yoktur, algılayamıyorsun ama 5 dk önce dokunduğun şeyin orada var olmadığını düşünebilir misin? bunu düşünüyorsan ancak deli olduğunu ya da ciddi bir hafıza sıkıntısı çektiğinizi söyleyebiliriz. belki de 5 duyu organının kesilmesinden kaynaklanan bir oksijen yetersizliği var, ne dersiniz?

    olayı daha da detaylandıralım. kimse bir ekonomik kriz çıkması istemez. işçi sınıfı da, sermayedarı da bunu kolay kolay kabullenmez gündelik çıkarlarından. fakt biz bunalımları, krizleri dilemediğimiz yani algımız getirmediğimiz halde bu bunalımın çıkmasına engel midir? hayır, şüphesiz değildir.

    örnekler çoğaltılabilir, detaylandıralabilir fakat ben bunun sürmesinin doğru olmadığını görüyorum. çünkü gerçek basit ve yalın. madde vardır, senin orada olup olmaman onu hiçbir şekilde ilgilendirmez. sadece değişen şey senin ona yükleyeceğin anlamdır. bunun aksini iddia edenler tekniğin ve doğa biliminin gelişmesi ile yerle yeksan olmuşlardır. ;

    bilimin x, y, z'nin çocukları olduğunu iddia etmek yalnızca cüretli bir iş ama gerçekleri yansıtmaz. her neyse bunu geçerek, madde yok olduğunda ruhun ölüp ölmediğini ispat etmek için gerçekleri rededenleri uçurumdan aşağı atlamaya davet ediyoruz. örneklerdeki ince ayrıntıyı algılayamadıkları gibi, yer çekimini istedikleri kadar algılarının ürünü olarak kabul etsinler, algılarından bu kavramı çıkartsalar bile yalnızca yere çakılacaktır. ardından gelecek süreç için yeterli, delil ve ispatlar olmadığı için ancak mistisizmin dumanına sarılacaklarını her zaman gibi kendimize hatırlatıyoruz.

    bir de son ve küçük bir hatırlatma olsun bizlerden. idealizmi homojen bir kavram gibi algılayıp, öznel ve nesnel idealizmin ayrımlarını gözden kaçıranlar bir süre sonra kaba ve mekanik bir materyalizmle aynı doğrultuya çıkacaklar. iradenin koşullardan etkilenmesinin reddi, gerçekliğin ve bir o kadarda zekanın reddinden başka bir şey değildir.
    1 ...