soktuğumun memleketindeki tek derdimizdir öğretmenin maaşı hak ettiği veya hak etmediği.
eğitim; bir ülkenin muasır medeniyetler seviyesine çıkması için, ilim ve fende ileri olması için, vatandaşların insan gibi bir hayat yaşaması için ülkenin en çok dikkat etmesi gereken husustur. bugünün fidanlarının ileride büyüyeceğini unutmamak gerekir.
eğitimciler, devletin bekasını etkileyen yegane meslek grubudur. dolayısıyla bu özel grubun iyi yetiştirilmesi, imkanlarının iyi olması gerekir.
burada asıl tartışılması gereken husus, eğitimcinin gerçekte ne kadar eğitimci olduğu, ne kadar yetkin olduğu, ne kadar bu meslek için uygun olduğudur. netice itibariyle bir güzel söz bir çocuğun hayatını değiştirir. müfredatta olmadığı halde önerilen bir kitap çocuğun hayatını değiştirir. üstüne vazife olmadığı halde öğrencinin kişisel veya ailevi sorunlarına müdahil olması, onu anlamaya çalışması çocuğun hayatını değiştirir. bir bakış, bir dokunuş bir yetişkinin bile hayatını değiştiriyor.
unutmayın! bir çocuğun hayatının değişmesi bir ülkeyi değiştirir.
bence eğitimin yükü hafifletilmeli, çeşitlendirilmeli ve 11 ay boyunca sürmelidir. temel bilimlerin hiçbiri es geçilmemeli (örneğin astronomi gibi.), sanat ve spor da dahil edilmelidir. sanat ve spor derken resim dersini veya beden eğitimi dersini kastetmiyorum. daha ciddi bir eğitimi, daha sosyalleşmiş bir sistemi kastediyorum.
yaz tatili koca bir saçmalıktır. ülkemizin çağdaşlaşması için, ileri seviyeye ulaşması için zaten mevcut eğitim sistemi yeterli değildir. resmi ve dini bayramlar her ne kadar yıl yorgunluğuna ilaç gibi gelse de zaten halihazırda fazladır.
maaşa gelince, şu anki eğitim sisteminde; gerçek bir eğitimci olsun, şu anki maaşın beş katı fazlasını alsın, yılın yarısında öğrenciye eğitim vermesin, hiç sorun değil. hatta daha iyi bile olur. kalan vaktini kendisini geliştirmeye, üretmeye adasın.