öğretmeniyle kafa yapan, sonrasında dayağı yiyen çocuktur.
aa bu benim lan diyesim geldi. bu olay bende tik gibiydi. iğrenç bir muhabbet aslında ama o zamanlar çok eğlenceli geliyordu, yediğim dayaklara rağmen...
bazen öğretmen "çıt çıkmayacak" derdi bazen. ben de "çıt" derdim, o zaman da döverdi. kimbilir "çıt çıt çetene de" şarkısı o zaman patlasa, belki onu bile mırıldanırdım. cesurdum aslında. hatta arkadaşlar birgün tahtaya "cobarde gallina salca" yazıp, altına "cesur yürek salca" yazmışlardı. acayip gaza gelmiştim.
nasıl dövüyordu, onu da anlatayım. böyle beş parmağımı bir araya getirtip, parmaklarımın ucuna cetvelle vururdu. eskiden ne güzel plastik cetveli vardı, o pek acıtmıyordu. "batıyor ama acıtmıyor senin sevdan" tarzında, "vuruyorsun ama acıtmıyor senin cetvel" denilebilecek bir olaydı. sonra tahta cetvelli döneme geçti. o günden itibaren parmaklarımın kırmızılığı, manav hikmet amca'nın kırmızı brandası sayesinde domateslerin kırmızılığı arttırmasıyla doğru orantıda arttı.
1- plastik cetvelle, normal domates rengi.
2- tahta cetvelle, branda faktörlü domates rengi.