uzunca bir süredir sorgulanan bir konumlanış var; "nasıl olurda idealizmin katmerli kağıttan dağlarını çürütme gerçekliğini gösterirsiniz?" öyle ya da böyle idealizmin kör ama kendinden bilgisizce eminlikteki savunucularının yüzlerine tokat gibi çarpan bilimsel gerçekler.
bizler vülger yani mekanik yaratıklar değiliz. biraz anlayanlar için konuşuyorum yoksa kavramları bu şekilde hoyratça kullanacak mekanik bir kimse değilim. ama işte mekaniklikle aramıza bir ayrım çizmekte fayda görüyorum kendimde. bilinç ve ruh kendini yaşatan, var eden; fakat maddi güçlerden kendini ayıramayan ve ona göre hareket eden bir kavramdır. yani öz ne diye sorulduğunda, kendini belli koşullara göre var edebilen bir kavramın kendisi olmadığını rahatlıkla görebiliriz.
maddi güçlere göre değişim dedik, bunu açmakta fayda var. gayet net ve yalın bir örnek üzerinden gidelim. kendisi yaşanmış bir örnektir, daha sonra toplumcu romancılar tarafından roman tadı verilerek edebileştirilmiştir. neyse biz tarihsel olayın kendini alalım. önceleri bir ayakkabı ustası olarak çalışan ele aldığımız birey, karşısına dev bir fabrikanın açılması ile birlikte önce işleri kesilmiş, sonrada iflas etmiştir. hemen aklına bir fikir gelen bireyimiz, dükkanını tekrardan açabilmek için fabrikaya işçi olarak girer. ama sonradan görecektir ki; kendisi bu işte yeterince kazanamamaktadır. diğerleri de onun gibidir. üstelik çalışma saatleri de çok uzundur. bu nedenle fabrika da bir grev örgütlenir. bu grev sırasında öğrendiği şeyler onu öylesine etkiler ki; eskinin düşüncelerini bir kenara atarak, kendini yeni düşüncelerinin bir neferi yapar. bu öykünün küçük ama yürekli kahramanın gerçekte ismini açıklamıyoruz, merak eden açar bakar ama kendisine "maddi koşullar bilinci yönlendirir." tezine yardımcı olduğu için teşekkür ediyoruz.
başka örneklerle savımızı güçlendirebiliriz. en basitinden yaşanan olaylara göre değişen ruh halimizin ve tepkilerimizin vücut bulması sırasındaki değişkenliğidir. şuna iyice dikkat etmek gerekiyor, her şey rüya görmek için fazlasıyla koşullu ve gerçekçi.
daha önce yazmıştık, tekrar yazıyoruz. kör noktalardan yola çıkan kuşkucu ve bilinmezci fikirlerin sonuna gelinmiştir. bilim onları binlerce kez ayaklar altına almıştır. hayat ve değişen maddi güçler bu felsefilerin mistisizmini ve perde ardına saklandıkları dumanları dağıtmıştır. yüzyıllardır aynı palavları sayıp, aynı parodileri oynayanlar gerçeklerin ezeli galibiyetiyle birlikte yerle yeksan olmuşlardır. kendilerine ise tek bir kürsü kaldı; içi boş, gevezeliklerle dolu papağanlar kürsüsü.