ludwig wittgenstein

entry94 galeri
    76.
  1. Bir süredir dil-varlık KAVRAMI ilişkisinden ötürü üzerinde -tekrardan- çalıştığım filozof. Birinci dönem Wittgenstein ile ikinci dönem Wittgenstein bana birbirini değilleyen iki ayrı Wittgenstein olmaktan çok, bir bütünü teşkil eden iki ayrı Wittgensteinmış gibi geliyor. Bu elbette temelsiz bir düşünce sadece.

    Şu sıra Wittgenstein'da ilgilendiğim konu "dil oyunu" olarak adlandırdığı bütün. Talih ki ben bu hususta okuma yaparken geçenlerde bir derginin 2 veya 3. Yazısında direkt bundan bahsedildiğini gördüm.

    Dil oyunu... ikinci dönem Wittgenstein, elbette tutkunu ve bağımlısı olduğu "dil"den kopmuyor, aslına bakılırsa yalnızca bir düşüncedeki iki ögenin yerini değiştiriyor: dildeki kullandığımız sözcüklere metafizik anlamlarını geri vermek ve dildeki metafizik anlamda sözcüklere kullanılan anlamı vermek.

    Wittgenstein, her ne değin metafiziğe karşı olan bir tavır sergilese de dil, dil oyunu, bağlam vb. Kavramlarla uğraşırken bir şekilde metafiziği koltuğunun altına alıyor.

    Kendisinin "dil oyunu" dediği şeyi kendisinin yaptığı gibi tanımlarsak "dil ile dilin örüldüğü eylemlerden oluşan bütüne dil oyunu denir." Bu dil oyununda benim ilgilendiğim kısım dil oyununun ontolojik bakımdan önceliği.

    Evet, garip gelebilir ama dil oyunu, dilden önceseldir. Bu ontolojik öncelik aslında, dilin sözcüklerinin her zaman, yalnızca "kullanıldığı bağlamda" o "kullanılan anlamı"nda kullanıldığına işaret eder.

    Bu oldukça mühim bir ifade. Zira anlamı belirleyen bir bağlamdan bahsediyorsak, dil olguların hiçbir suretle tasarımı olamaz. Ya da şöyle söyleyelim: dil, olguların "BiRiNCi dereceden" tasarımı olamaz. Daha önce buna ilişkin bir yazı yazmıştım ama ancak şimdi teyit ediyorum.

    Hayır, bununla kalmadı elbette. Eğer yine bir bağlam-anlam belirleniminden bahsediyorsak bu kez de olguların bağlamlarda belirli tasarımları ifade ettiğini söylememiz gerekmez mi? Şöyle yani, bir şey, ancak o bağlamda ifade ettiği amaca göre, o şey olarak imlenir. Bu açıdan bakıldığında olgu yerine de "fenomen" kullanmak daha doğru olacaktır. Zira burada bir nesnellik değil, nes-'ne'lik (kelime oyunu sadece) söz konusu.

    Daha da ileri gitmek istiyorum, dildeki sözcüklerin anlamlarının içerisinde belirlendiği bağlam (buraya bir yıldız koyalım) ne kadar kapsayıcı olursa, sözcüğe o kadar kapsayan bir anlam mı verir; yoksa o sözcüğün ve diğer tüm sözcüklerin tüm varolanlarla birlikte dahil olduğu sözcüğe mi götürür?

    Bakın, işte bu soru "Varlık"a gider. Zira var-lık tüm bağlamları aştığından, dil üzerinde bir kavram olur. Eğer dili aşıyorsa, onu dile getirmenin tek yolu...

    Edit: ah, bu arada yazı tamamen eleştiriye açık. En nihayetinde olumlama için değilleme çalışmaları gerekli.
    4 ...