bir zamanlar kafamızı fena kurcalayan soru ve evet o mallığı yapıp, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi hocamıza sorduğumuz soru...
öncelikle din kültürü dersi hocamızı tanıyalım, kendisine biz öğrenciler şarapçı ibo derdik, adının ibrahim olduğuna eminim ama soyadını hayatımın belli periyodlarında unuturum ve birden hatırlarım. hatırladığım zaman bu entry editlenecektir, her neyse. şarapçı ibo hocamız, dünyevi işlerden elini ayağını çekmiş izlenimi yaratan bir hocaydı. kendi dersi olan din kültürü dersini sallamazdı, koyu bir fenerliydi ve dersin başında kendi yanında getirdiği hürriyet gazetesinin fenerbahçe ile ilgili sayfalarını okur ve bizlerden var ise gazete isterdi, fener haberleri okuyabilmek için. fener muhabbeti dışında doğru düzgün muhabbet etmezdi bizle. diyorum ya dünyevi işlerden sıyrılmış gibi bir hali vardı... dişlerinde yarım santim tartar, şişe dibi gözlük, doğru düzgün laf yapmayan yapsa da o lafı cımbızla alabileceğin onu da anlamayacağın bir ağız... inanılmaz bir insandı, ermiş derdik...
bizler de çakalız ya hani, bir gazete bayisinde ne kadar gazete varsa alırdık, hocanın masasının üstüne bırakırdık, şarapçı ibo fenerbahçe haberleri okur iken arkada batak-hımbıl vs. oynardık... eğer bu oyunları oynamayan var ise onlarda gider ibrahim hocamız ile futbol sohbetine koyulurlardı... ibrahim hocamız kral adamdı...
sene 2004, lise son sınıfız artık, bir gün yine din kültürü dersinde batak oynar iken batak batak nereye kadar ağalar diyerekten, batak grubunu bozduk, yapacak da birşey bulamadık, ya dedik hocamız ne güne duruyor ya, bugüne bugün kapılar gibi şarapçı ibo babamız var, gelin ne olacak bu fenerin muhabbeti açarız, dalgamıza bakarız dedik... gittik hocamızın yanına... öğretmen masasını 4 kişi kaplamıştık, hocamızla gayet efendi muhabbetimizi ediyorduk ki, sınıfın en anten elemanı, inanılmaz bir kişilik olan adını verip deşifre edeceğim hakan geldi... hayırdır konu ne dedi, sana ne dedik... kıllık edcek ya, hocam sağ elle otsbir çekmek günah mı dedi ve kaçtı... ortalık buz... biz olayı galeyane getirmeye çalıştık ama birden şarapçı ibo hocamız irkildi... konuyu değiştiremedik, kafasını kaldırdı ve 4ümüzü süzer bakışlarla dikizledi... Allahım kovulcaz mı acaba okuldan diye düşüncelere daldık der iken, ibrahim hocamız birden ayağa kalktı, üstünde ne o ermiş bitkin tavırları vardı, ne de şarapçı... cin gibiydi...
"gızlar dıhşarıya cıkkın bakheyim" dedi...
kızlar ki bu arada öğretmen masasının hemen önsırasında oturan arkadaşımız ela da durumun farkında olup korkar tavırla "boku yediniz oğlum" bakışı attı bize, o daha da endişelendirdi bizi, diğer kızlar ise durumun farkında olmayıp şaşkın şaşkın sınıf kapısına yöneldiler... biz o 4 angut öğretmen masasında donduk kaldık, diğer erkekler de sıralarında... şarapçı bize ne yapacak diye merak ediyorduk... kimisi "müdürü çağırır okuldan attırır" bakışları atıyordu, kimisi daha iyimser "sıradan herkese 2 tokat çeker" diyordu, arkama bir döndüm bizim mal hakan'ın bakışı ise aynen "oğlum bu adam sırayla g.tümüzü sikecek" şeklindeydi... donduk kaldık, heyecandan gebericez... tüm kızlar sınıfı terkedince ibrahim hocamız kapıyı kapattı, hepimizi gözleri ile süzdü, tahtaya yöneldi, anlam veremedik başta, tebeşiri aldı eline yazmaya başladı...
Eli....
ile....
evlenen....
bizden....
değildir.
kelime kelime okuduktan sonra bütüne baktık, "eli ile evlenen bizden değildir" yazıyordu. bir hadis imiş, peygamber efendimiz söylemiş, yani masturbasyon başlı başına harammış...
tabi bizim mal hakan kalkıp bu defa, ne yani otsbir çekmeyelim de karıya kıza mı tecavüz edelim der gibisinden ayağa kalktı, yanında oturan yusuf adlı ülkücü takınan sert bir arkadaş bizzat olaya hakim olup hakan'ın kafaya iki tane indirdi... ama sağlam indirdi yani ses geldi... o günden sonra ibrahim hoca'nın ağzını yine bıçak açabildi, hakan'ın ağzını bıçak bile açamadı, fena tırstı...