eşcinselliği normal göstermeye çalışan ve bununla da yetinmeyip bir de bu rahatsızlığa sıcak bakmayan insanları sorunlu göstermeye çalışan beylerimiz de damlamış.
insan türünün de diğer canlılar gibi bazı dengeler üzerine kurulu olduğu herkesçe malumdur, burada mühim olanı ise biyolojik ve hormonal olanıdır. eril ve dişil hormonlarının oranları tüm insan türünde 3 aşağı 5 yukarı aynıdır(kadın ve erkek 2 ayrı grup). bunu normal seviye diye nitelendirirken, bunlardan uzak rakamların tamamının da bir anormallik olduğu açıklanmaktadır. işte bunun adı da literatürde hastalıktır.
modern dünyanın bu husustaki problemi ise hürriyetin haddinden fazla verilmesidir. Yani hasta bireyin 'ben hasta değilim, bu benim tercihim' demesi nasıl bir şizofren için geçersiz bir mazeretse veyahut bir bağımlının 'ben bağımlı değilim sadece şimdi canım bunu istiyor' gibi lafızları boş ise aynı şekilde bir eşcinselde de bu mazeretler geçersizdir. elbette eşcinselliğin özgürlük kapsamında değerlendirilmesinin ana sebebi diğer rahatsızlıklar gibi bir tehlikesinin olmaması. bu yönden anlaşılabilir bu hürriyet.
eşcinsellik bir hastalık değil goygoyu bir kenara artık.
bu fertlerden nefret edenlere gelince, ben sanmıyorum ki bu nefret münferit olarak onların şahsına. daha çok, bu sıfatın kendisine. yani nefret eşcinsele değil, 'eşcinsellik' mefhumuna. lakin bu da boş bir argümandır. özürlü insanlardan nefret etmekten farksızdır ve bu nefret ahlakı, her manada, özürlü olmaktan(sanki manen bir olumsuzluk da) daha aşağılık bir tutumdu.