düşünsenize amerikada veya ingilterede askerler ellerinde silahlarla sokağa inse ve yolları kapatsa, önlerine birileri ölmek pahasına çıkar mı, veya yüksek bir binanın tepesine çıkıp savaş uçağının üstüne atlama ihtimalini düşünür mü? tabi bunlar sadece turkiyede olacak şeyler ama bizim görmemiz gereken şey bir araya geldiğimizde ne kadar etkili olduğumuz değil midir?
suserların çoğu kısaca ansızın ölmekten bahsetmiş, gören duyan da sanki başka ülkelerde "intihar videosu çekip" okulunu basıp tüm öğrenci arkadaşlarını öldürmeye yeltenen insanların; polis tarafından sırf ten rengi dolayısıyla öldürülen insanların veya (muhtemelen duymamışsınızdır ama) "giydiği kıyafet yüzünden" tecavüze uğrayarak öldürülen insanların sadece türkiyede yaşanan olaylar oldugunu sanacak.
tabi benim bahsedeceklerim bunlar değil:
cem karaca trtde bir muzik programına çıkmıştı (bkz: sene dokuzyuz doksandokuz) falan, anlatıyor diyorki:
"ben ingilizce şarkı yaptım, fransızca şarkı yaptım ama içimde hep bir eksiklik hissettim. o eksikliğin ne olduğunu da bi yerlerde uzun hava dinlerken farkettim: benim duygularımı gerçekten anlatan kelimeler; cümleler; ifadeler bunlardı, o günden sonra türkçeden başka dilde şarkı söylemedim"
sadece duygularını en iyi şekilde anlattıgın yer oldugun için sevilebilir bu ülke.